1. içimdeki doğa ve doğada tek başına programlarını yapmış ve şuanda da doğadaki insan programını yapmaya devam ediyordur. kimileri yerli bear grylls dese de, bana göre daha öğretmeyi amaçlı bir insandır. serdar kılıç, doğadan yoksun olduğumuzu her fırsatta dile getirir ve şuan ki tüm depresyonların, sendromların sebebini "doğadan yoksunluk sendromu" olarak belirtir ki çok haklıdır. bir bölümündeki konuşmasından not ettiğim cümleleri:

    "bize ne oldu da böyle görebildiğimiz, hissedebildiğimiz, tadabildiğimiz, işitebildiğimiz yada koklayabildiğimiz şeylere fazla önem vermez hale geldik. dünyayı doğrudan deneyimleme yeteneğimizi kaybetmeye başladık. deneyim sözcüğünün anlamı yoksullaştı. bizler, özellikle de anne ve babalar, teknolojik deneyimin ne kadar değerli olduğuna inandırıldık. oysa biz ellerimizle yaptığımız işlerle tanımlı yaratıklarız. öğrenmemiz, büyük ölçüde ellerimizi kullanarak yapmaya, üretmeye ve hissetmeye bağlı. birçok kişi tersini düşünmek istese de, bütün dünya bir tuş takımından erişilebilir değil. 80 sonrasında doğan çocuklar bilgisayarlarla büyüdüler. öyleyse üstün nitelikli olmaları beklenir değil mi? ama biliyoruz ki eksik olan önemli birşey var. o da doğadan yoksunluk sendromu. ideal olarak bir insan hem şehir yaşamının, hemde kırsal yaşamın zorluklarıyla başedebilmelidir. her iki ortamıda iyi tanımak sezgilerimizi ve sağduyumuzu geliştirir. doğanın sesi hep yüreklendirir bizi. her yeni gün bizim için bir sürprizdir. bir bakarız bir kuşun kendine özgü sesini neredeyse unutmuşuzdur. ve tekrar duyduğumuzda bir düşü hatırlar gibi hatırlarız onu. bize önceki bir varoluş durumunu anımsatırlar. şehirde herşeyi olan bir insan düşünün; ama mutlu değil, eksik olan birşey var. oysaki dağda mütevazi yaşayan ve yaşaması için gerekli herşeyi kendi becerilerini ve yaratıcılığını kullanarak elde eden başka bir insan var ve mutlu..."

mesaj gönder