• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (7.25)
wish i was here - zach braff
30'lu yaşlardaki aidan bloom, para kazanabilmek için çabalayan bir aktör ve iki çocuklu bir aile babası olsa da halen daha gerçek kimliğini bulabilmenin peşindedir. üst üste oyunculuk seçmelerine katılır ancak bir türlü aradığı rolü bulamaz. öte yandan aile hayatında da sorumluluklarını yerine getirdiği pek söylenemez. aidan'ın tek ihtiyacı yaşamak için gerçek bir amaca sahip olabilmekken çocuklarının eğitimini dahi babası üstlenmektedir. ancak yaşlı ve hasta adam eğitim masraflarını ödeyemeyecek duruma gelince çift için ciddi bir maddi sıkıntı dönemi başlar. aidan son çare olarak çocuklarını evde eğitmeye karar verir. bu eğitimi çocuklarının gerçek hayatı tanıması ve öğrenmesi için bir yol olarak görse de zaman içerisinde keşfettiği ve tanıdığı şey bizzat kendisi olur...
zach braff'ın yönetmenliğini üstlendiği filmin başrollerinde josh gad, kate hudson ve jim parsons yer alıyor.
  1. youreads eş zamanlı film izleme zirvesi kapsamında izledim ve bu yazım da o kapsamdadır.

    öncelikle bu ve bundan sonraki film kategorisi yazılarım için belirtmek isterim ki film eleştirmenin benim haddime olmadığını bilen biriyim. ben işin tekniğinden anlayan ya da çok izleyip çok görmüş biri değilim buna binaen yazdıklarım yalnızca filmin bendeki izdüşümü olan fikir ve hissiyatları içerir. spoiler vermemeye de dikkat etmeden yazıyorum.

    başlayalım; bir şeyler hayal etmeyi, istemeyi unutmuş insanlar görüyorum çevremde bol bol. tutkumuz yok, sarah gibi en sevdiğimizin hayalini gerçekleştirmesine destek bile olamadan, koşu bandının üzerindeyiz bizler. ne olacaksın dendiğinde meslek adları söylüyoruz sadece. insanlarda ve kendimde gördüğüm bu tutkusuzluğun filmde yüzüme çarpılmasından hoşlandım.
    eğlenceli bir sunumu vardı filmin, ancak arkasındaki hüznü de gizlemiyor. ben filmlerdeki babaları pek sevmeyen biriyim, aidan bloom yakın zamanda sevdiğim ikinci baba oldu.

    ve sarah'ı şu sözleri : ''çocuklarım olana kadar neye inandığım konusunda daha kesin bir fikrim olacağını düşünmüştüm. çok genç yaşta hamile kaldım ve şimdi de bu küçük suratlar bana bakıyor ve ben ne diyeceğimi bilmiyorum.''
    evet işte bu konuda tam olarak böyle düşünüyorum. insanlar kendilerini nasıl yeterli ve bir küçüğü adeta şekillendirmeye, onu var etmeye yetkili görüyor da bu kadar çocuk yapıyorlar. bir çift göz sürekli suratlarına bakarken ağızlarından çıkana bakıyorlarken nasıl çocukların yüzüne bakıyorlar.
    filmde hoşuma giden bir başka olaya geçeyim çocuk falan gerilmeyi bırakıp. annenin, kızının inancına olan saygısı. bakın ortada belki de beyni yıkanmış bir kız var, belki gerçekten inanan. aile ise buna kesinlikle saygılı kendileri inanmasalar bile. tabi ortadaki yanlışı gözardı etmeyeceğim çocuklarının beyninin yıkanmasına müsaade eden de onlar, bunu pek bilinçli de yapmıyorlar. ama saygı duymalarının güzelliğini de teslim etmek gerekir.

    aidan'ın babası ölürken ise neden yaşadı ve neden öldü dedim. bir hayatı ne dolu yapıyor ? yaşanmaya değer ve bu sebeple de ölmeye değer yapıyor ?

    yani özetle bu filmde kendi düşünce dünyamda zaten var olan bir kaç gündemimi görmüş üzerinde biraz daha düşünme fırsatı bulmuş oldum. film anlattığım kadar sıkıcı değil kesinlikle, yazılanların sıkıcılığı benden ileri geliyor. filmi izlememe vesile olan ruhsuzkozmonot'a, filmi seçen abi'ye teşekkür ederim. sonraki filmlerde görüşmek üzere.

mesaj gönder