• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (4.67)
gitmek; benim marlon ve brandom - hüseyin karabey
türkiye'de daha önce çekilen bir filmin setinde tanışan iraklı kürt hama ali ile türk oyuncu ayça arasında bir aşk başlamıştır. film çekimleri bitmiş, hama ali irak'a, ayça ise istanbul'daki rutin yaşamına geri dönmüştür.

öykü, savaşa iki ay kala başlar. artık hama ali irak'ta, ayça ise istanbul'dadır. ayça ile hama ali arasındaki telefon bağlantısı sağlıklı yürümemektedir. hama ali belli aralıklarla her seferinde başka bir yöntemle kuzey irak'tan amatör kamera ile çektiği görüntülü mesajları ayça'ya göndermektedir. ayça onun için kaygılanmaktadır...

savaşın başlamasıyla beraber ayça ile hama ali arasındaki iletişim tamamen kesilir. ayça ona ulaşmak için önce telefon trafiği ile (konsolosluklar-dışişleri bakanlığı) sonrasında ise her şeyi göze alarak irak'a gitmeye karar verir. yolculuk baslar.
  1. Ey sevgili! 
    Seni sevmekten ve düşlemekten asla vazgeçmedim. Sen benim Diego Rivera'msın. Yıldızlarsın sen, ay ve bulutlar, haberlerdeki F-16'lar. Kırmızı yatağımdaki o koca bedensin. Çekmecemdeki son sigara, beni sarmalayan o koca kadife yeşil ceketsin. Bir kuş misali uçarak gitmek istediğim adamsın. İran'sın, Suriye'sin. Habur'da nöbet tutan askercik, Mezapotamya'daki en vahşi kıpkırmızı gelincik, üzerine yattığım uçsuz bucaksız, boz bir vadisin, Marlon ve Brando'sun, küvetimde yatan şişman bir melek, sevincim, acılarım, tüm arzularım; tiyatrodaki, İstiklal Caddesi'ndeki eşim, Gabriel Garcia Marquez'in son mektubusun. 
    Ve ben de, Zorba'daki her tarafından şehvet fışkıran o şişman dul kadınım.

    Kim uçurdu acaba kafamı? Ben kafam olmadan da yaşarım. Çünkü elim, kolum, bacaklarım var sana ulaşmak için.
    Ve bir de, el bombası gibi fırlatıp tüm kahrolası sınırları havaya uçuracak bir kalbim.

    Tik

mesaj gönder