• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.45)
bir zamanlar anadolu'da - nuri bilge ceylan
kasabalarda hayat, bozkırın ortasında sürdürülen yolculuklara benzer. her tepenin ardında "yeni ve farklı bir şey" çıkacakmış duygusu, ama her zaman birbirine benzeyen, incelen, kıvrılan, kaybolan veya uzayan tekdüze yollar...
  1. hepimizin gözünün önünde hikayeler yaşanıyor. bazen sıradan olan anlarda etkileniyoruz kanımıza dokunuyor ve öfkemiz fiile dönüşüyor, bazen sadece izliyoruz öylece izliyoruz işte. dehşete düşüyoruz bazen "nasıl ya buradaki bunca insan bunu nasıl normal buluyor ?!" diyoruz, içimizden diyebiliyoruz ona gücümüz kalmıştır ancak. ben böyle anlarımda derim ki ben düştüğüm dehşeti, ortadaki normal görünen şeydeki o çarpıklığı sözlerimle anlatamam yanımdakilere, oysa o bunu film yapsa hepsi anlar.
    nuri bilge'nin filmleri böyle işte acele etmeden yaşanıyor yaşanacak olan, biz ise dışarıdan ve anlayarak izliyoruz hergün yaşanan olayları, duyulan hissiyatları.

    bir zamanlar anadoluda'yı seyrettikten sonra ise merak etmiştim, bir savcının katibin gözünde nasıldır bu film diye. aslında demin de dedim ya benim cümlelere dökemediğim döksem de anlatamadığım sistemdeki yanlışarı nuri bilge çekince anlaşılmış mıdır, bunu merak ettim. geçen savcı katipliği yapan tanış biriyle günlük muhabbetler sırasında hemen aklıma geldi film. sorayım mı diye bir düşündüm tabi izlememiştir diye tahmin ediyorum. bir baktım düşünürken sormuşum. aldığım cevap beni heyecanlandırdı, şansa bak ki izlemiş. hemen sorularımı sordum, iyi ki de sormuşum anlattıklarından bir film daha çıkardı.
    -abartmış mı yönetmen ne diyorsun ?
    -valla sana şöyle diyeyim eksiği var fazlası yok.
    -bagaja karpuz falan, öyle misiniz ?
    -o köy ziyareti, otopsi sahneleri, arabadaki sohbetler, savcının iş bitsin diye minnet edip katlanması... hepsi birebir yaşanıyor. bak sen de bu meslekte olacaksın belki, sana tavsiyem canlılığını kaybetme, yani nasıl desem rehavete kapılma insanların canının söz konusu olduğu konular bunlar. aslına bakarsan hayati konular, da işte... insan sabah 9 akşam 5 yapınca iş gibi geliyor başından atmaya çalışıyorsun. anlatamadım da bak sana örnek vereyim en son başımızdan geçen olayı :
    "müfettiş gelecek, benim savcı da yeni taşınıyor baya yoğun karısı marısı uğraşıyor işte adam, başı kalabalık. ben de biraz tecrübeliyim dedim ki sayın savcım müfettişler faili meçhullere önem veriyor ben bundan çok fırça yedim, hiç de dosya almamışız, ona yoğunlaşalım. tamam dedi, gittim aldım birkaç dosya. normalde faili meçhullerde iş rutine bağlanır, gidip sorgulama bilmem ne yapmazsın çağırırsın muhtarı hatta çağırmazsın bile, aynı şeyleri tekrar eder sen de yazarsın ohh başın rahat. biz bu sefer öyle yapmadık, benim savcı genç daha, ilk görevi, ankara mezunu. ben de gencim ikinci yerim bu. aldık olayı önümüze olay da şu : "yaşlı bir kadın var evde tek yaşıyor, yarı yatalak da bir şey. eve torunu falan geldiğinde camdan anahtarı atıyor, onlarda giriyor içeri. bir gün torunu kızı falan geliyorlar cama vuruyorlar vuruyorlar anahtar veren yok. küçük bir çocuğu aralık camdan atıyorlar içeri bak babannene diye. çocuk karanlıkta korkuyor, yatıyor burada diye bağırıyor atlıyor geri. neyse kapıyı kırıp giriyorlar içeri kadın ölmüş yatakta. sonra savcı mavcı polis giriyor olaya. aslında yapılacak olan şu, yazarsın yaşlılığa bağlı ölüm diye uğraşmazsın biter. ama o zamanki savcı muayenede boyunda kırık çıkınca kıllanıp yollamış otopsiye. evde kadının emekli maaşıda bulunamamış. otopside kadının cinsel bölgesinde yabancıya ait kalıntılar bulunmuş. tecavüz anlayacağın. almış savcı başına işi." neyse on yıl olmuş bu olay çözülememiş. biz de üşenmedik tekrar yollayalım bakalım emniyet birimlerine şu dna örneğini dedik. cevaplar geliyor, uyuşma olmadı, olmadı diye. bir yerden bi dönüş yapıldı %99.999 uyuşma var. allaaah ben hemen savcıya haber verdim sevinçle. savcının normalde hemen gitmesi sorguya alması falan lazım. bizim savcı işe biraz bozuldu. tekrar aradı dna yı yolladı yanlışlık olmuştur diye. sonucu bekledik. baktı sonuç aynı kalktı gitti sorguya. sorguda adam inkar etti tabi, neyse kabul ettirdik. alt komşusuymuş zaten, o zaman atlamışlar onu demek ki. kadın meğersem yarım akıllıymış herkese iftaralar atıyormuş, bu adama da hep, karın sen yokken eve adamlar alıyor, diyormuş. adam da sürekli böyle huzursuzluk verince, sen misin iftara atan karıma gel şimdi seni ben atayım ne oluyor demiş, amacı tecavüzmüş yani ama yaşlı olduğundan kırılmış boynu, paranın da yerini biliyormuş sonradan alayım demiş."

    bu anlattığı, aldığı on faili meçhul dosyadan biri. hiç ele alınmayanlar var. ele aldıklarında ise savcının genç oluşu, müfettişin gelişi ile canlanıyorlar. nuri bilge kim bilir ne kadar böyle hikayeler dinledi de oluşturdu filmi. dediği gibi filmin eksiği var fazlası yok.

mesaj gönder