1. 1. bölüm

    "unutmayın
    ki
    yaşam
    öldüresiye güzel değildir." ^:özdemir asaf^

    birkaç yıl önce yaptığım bir çalışma vardı. bir dergi için hazırlamıştım ama göndermeye üşendim. bazı bölümlerini parça parça kullanmıştım ama bir de derli toplu bulunsun diye buraya ekliyorum. belki birilerinin işine yarar.

    intihar

    intihar, insanın kendi yaşamına bilerek ve isteyerek son vermesidir. insanın kendine ve/ya içinde yaşadığı topluma yabancılaşması, varoluşunun nedenlerini, toplumsal normların ortaya çıkışını, yerleşmesini ve birey üzerindeki etkisini sorgulaması, bu sorgulama sonucunda içsel bir başkaldırı ve kabullenmeme duygusu geliştirmesi, özellikle yazınla ilgilenenlerin intiharlarının başlıca nedenleridir.

    tarihi süreçte bazı toplum veya topluluklarda intihar, erdemlilik ölçütü olarak görülse ve bazen toplum tarafından bireye dayatılsa da özellikle dinsel düşüncenin egemen olduğu toplumlarda intihar, olumsuz bir davranış olarak görülmüş, hatta intihar eden kişiler lanetlenmiştir. öyle ki, bu olguya ayrıca bir ad bile verilmemiş, ortaçağ avrupa’sında “cinayet” sözcüğü, intihar kavramını da karşılamak için kullanılmıştır. kişinin kendini öldürmesi ile bir başkasını öldürmesi arasında bir ayrım gözetilmemiştir. “intihar”, avrupa’da oxford ingilizce sözlüğüne bile ilk kez 1651 yılında “suicide” sözcüğü ile girmiştir. (cemile sümeyra, kendi kalemini kıranlar, şûle yayınları, istanbul, 2007)

    “intihar” sözcüğü, genellikle “tamamlanmış intihar” kavramını karşılamaktadır. ancak, intihar sadece sonucuna bakılarak üzerinde yorum yapılabilecek bir olgu değildir. bir süreç olarak görülmeli, intihar eylemi öncesindeki intihar düşüncesi ve intihar girişimleri de bu süreçte değerlendirilmelidir. “intihar düşünceleri; intihar etmeye ilişkin olarak kişinin zihnine takılan veya kişinin intihara yöneliminde etkili olan tüm düşünceleri kapsamaktadır.” (kamil alptekin - veli duyan, intihar ve intiharı önleme, yeni insan yayınevi, istanbul, 2009, s.29) intihar girişimine yönelik planlar hazırlamak, intiharı gerçekleştirmek için ne gibi yöntemlerin seçileceğini belirlemek, intihar düşüncesinin kapsamındadır. intihar girişimi ise sonucu ölümle bitmemiş intiharlardır. intihar girişiminde bulunan kişilerin genellikle dikkat çekmek, iletişim kurmaya çalışmak, mesaj vermek gibi amaçları vardır. yapılan çalışmalar, intihar girişimlerinin tamamlanmış intiharlara oranla yaklaşık on kat daha fazla olduğunu göstermektedir.

    intiharın biyolojik, toplumsal ve psikolojik nedenleri vardır. fizyolojik rahatsızlıklar, tedavisi mümkün olmayan hastalıklar kişileri intihara yöneltebildiği gibi, “…kentleşme, sosyal ve kültürel ayrışmalar, bireyselleşme, toplumsal çatışma, değerlerin gücünün azalması, makineleşme ve teknolojinin insan üzerindeki olumsuz etkileri, anomi ve bunalım, göç, yalnızlık, uyumsuzluk, tüketim, para gibi toplum ölçeğinde ortaya çıkan faktörler intiharlar üzerinde etkili olabilmektedir.” (cemile sümeyra, a.g.y., s.24) siyasi olaylar, savaş ve devrim ortamları, çoğunlukla insanları birbirine bağlayan unsurlar olsa da bazen intiharları tetikleyen unsurlar olarak da görülebilmektedir. örneğin, türkiye’de, sosyalist dünya görüşüne sahip aydınların 1980 askeri darbesinden sonra intihar oranlarının arttığı bilinmektedir.

    intiharı tetikleyen en önemli etken ise, psikolojik nedenlerdir. depresyon, özsaygının azalması, işsizlik, boşanma, ölüm, ayrılık, evden ayrılma, belirlenen bir hedefe ulaşamama, ümitsizlik, sevilen bir kişinin kaybedilmesi, aile çatışmaları, iletişim sorunları, topluma yabancılaşma, yalnızlaşma, küskünlük, aşırı duyarlılık, yenilmişlik duygusu, kişilik bozukluğu gibi nedenler kişide ölüm isteği doğurmakta, bu kişiler için yaşam, anlamını yitirmektedir.

    yapılan çalışmalar din, evlilik, cinsiyet, yaş, ekonomik koşullar, eğitim ve mevsimlerin intihar oranlarına etkisi üzerinde yoğunlaşsa da bu etmenlerin hiçbiri kendi başına intiharı tetikleyici veya engelleyici bir özelliğe sahip değildir. örneğin, dinsel düşünce yapısına sahip kişilerde intihar oranının ateistlere göre daha düşük olduğu, bekâr veya dul olanların evlilere göre intihara daha eğilimli olduğu, daha çok intihar girişiminde bulunduğu veya tamamlanmış intiharları gerçekleştirdiği belirtilmektedir. ancak, bütün bu genellemelerin doğruluğunun kesin olmadığı, her intiharın bireysel olduğu unutulmamalıdır.

    zehirlenme, asılma, boğulma, yüksek bir yerden atlama, hareket halindeki motorlu araçlardan atlama, ateşli silahlar veya patlayıcılar, kesici ve parçalayıcı araçlar intihar yöntemleri arasında sayılabilir. kullanılan intihar yöntemi, intihar eden kişinin sosyo-ekonomik durumuyla ve intihar kararının ciddiyetiyle ilişkilidir. (nihat kaya, neden intihar ediyorlar, nesil yayınları, istanbul, 2009)

    bazı mesleklerin üyeleri, diğerlerine göre daha çok intihar riski taşımaktadır. örneğin doktorlar (özellikle psikiyatrlar), askerler ve sanatçılarda intihar oranı, diğer mesleklere göre daha yüksektir. doktorların ve askerlerin oldukça stresli bir iş yapıyor olmaları intihar riskini artırırken sanatçıların intihar oranının yüksek olmasının nedeni biraz daha farklıdır. kendi varlığını, varoluşunun nedenlerini ve amaçlarını sorgulayan, çevresini diğer insanlardan daha farklı bir biçimde algılayan ve çevresindeki olaylara, kişilere, durumlara ve nesnelere farklı anlamlar yükleyen, aşırı duyarlılığı nedeniyle bazen kendine bazen topluma yabancılaşan, kendini toplumdan soyutlayan veya toplum tarafından dışlanan sanatçılar, kendilerini, bir başkasını veya toplumu cezalandırmak amacıyla varlıklarına son vermektedirler. intihar eylemleri, intihar düşünceleri ve yapıtlarında konu ettikleri intihar temalarıyla en çok dikkat çeken sanatçılar ise yazarlar ve şairlerdir.

    “sanatçının bir insan olarak çektiği ıstırap benlik öğesini içerir; varlığının bütününün istikrarına ve değerine, dünyayla ilişkilerine dair bir kaygıdır. bu ıstırabın sonucunda sanat eseri, izolasyonla ve dünyaya belirli bir tarzda tepki verip orada belirli bir tarzda eyleme geçmenin geliştirilmesiyle yoğrulur. bazı sanatçılar verdikleri tepkiyi aşırılaştırıp, ıstırap verici bir şekilde kendi benliklerinden yoksun oldukları hissine kapılarak dünyada eylemlerde bulunmaktan vazgeçerler. bu yokluklarda, incinebilir benliğin çeşitli ölümleri bir tür eşsiz, keskin ve somut ölüme, dolayısıyla intihara dönüşecektir. freud’a göre, intiharda yaşam ilkesi, ölüm ilkesi tarafından iptal edilir. ölüm içgüdüsü; sadizmin, mazoşizmin ve benliğin tüm şiddete yönelik niteliklerinin tohumudur. intikam, kin, düzeni bozmak, “diğerini” öldürmek, intihar eylemini içeren temel öğelerdir. ama bu ölüm içgüdüsü bu kadar etkiliyse, intihar oranlarının neden bu kadar düşük olduğu sorulabilir. belki kendini yok etmek de bir kendini koruma girişimi, sevgi görmek için atılan bir çığlık, mutlu yaşama olasılığının aranışıdır.” (nilgün marmara, sylvia plath’ın şairliğinin intiharı bağlamında analizi, everest yayınları, istanbul, 2007, s.19)

    nilgün marmara, yaşamına intihar ederek son veren amerikalı yazar ve şair sylvia plath üzerine yaptığı çalışmada sanatçıların intihar nedenini bu sözlerle açıklar. müslüm yücel ise, italyan yazar cesare pavese’nin intiharı üzerine yazdığı yazıda sanatçıların yaşadığı yabancılaşmayı ölümle ilişkilendirir:

    “geleceğin yüzü yok, geleceğin gözbebeği yok, gelecek yok; geçmişse çatılmış bir kaş, korkutan bir mabet ve insan bu mabet önünde suskunun evladı, ihanet içinde zamanın diline pelesenk ve ölüm, evet ölüm geceye açılan pencere, pencereden bize bakan bir yabancı. yüzü bizim yüzümüz bu yabancının, bakışı bizim bakışımız, aynı dili farklı lehçelerle konuşuyoruz onunla ve hatta hiç konuşmadan da anlaşabiliriz bu yabancıyla. ölümün ilk sessiz gece olduğunu söylüyor bu yabancı. sonra da gidiyor. başkalarının biçimini alarak gelmiyor bu güne, başkalarının gecelerini gerçek diye yaşamıyor.” (müslüm yücel, edebiyatta ölüm ve intihar, agora kitaplığı, istanbul, 2007, s.20)

    görüldüğü gibi, sanatçıların, özelde yazar ve şairlerin, intiharlarında varoluşun sorgulanması ve yabancılaşma önemli iki etkendir.

    türk ve dünya edebiyatında intihar olgusu, yazar ve şairlerin bilerek ve isteyerek kendi yaşamlarına son vermesi veya yapıtlarında intihar temasına yer vermesi biçiminde karşımıza çıkmaktadır.

    ***

mesaj gönder