1. gezi olayları esnasında ve sonrasında özellikle sosyal medyada bir soru dolaştı ve bilinçli olarak da dolaşıma sokuldu her fırsatta: "gezi olayları sırasında kürtler neredeydi?"

    bu sorunun muhataplarının nerdeyse 3 yıldır nerede olduklarını ve aslında orada olduklarını anlatmaktan dillerinde tüy bitti. ama toplumun belli bir kesimine anlatamadılar dertlerini. anlatamayacaklar da. çünkü bu ülkede tarafsız ve vicdanlı politika yapabilmekten her kesim çok uzakta maalesef.

    gelelim başlıktaki soruya ve muhataplarına. birkaç gündür bu soru dolanıyor zihnimde. aslında doğru soru şu: "biz neredeydik?" çünkü aşağıda soracağım sorunun muhataplarından biri de benim ve asla kendimi dışında tutmuyorum.

    yüksekova, varto, şemdinli ve silvan bombalanırken, cizre'de, şırnak'ta, lice'de çocuklar ve masum siviller öldürülürken, yüksekova'da insanların üzerine ateş açılırken, ormanlar yakılırken, seçilmiş belediye başkanları tutuklanırken, cezaevlerinde çıplak aramalara, taciz ve işkenceye maruz kalırken, sokağa çıkma yasakları, özel güvenlikli bölgeler ilan edilirken, insanlar akşam olmasın, geceler hiç bitmiyor derken, sahi biz neredeydik?

    bu yazdıklarım birkaç haftanın olayları, daha eskilere gitmeye mecalim de olmadı. yazmakla bitecek gibi değil.

    sorduğum soruya ilk yanıtı ben vereyim: evde güvendeydim. sokağa çıkma yasağı filan olduğundan ya da yaşadığım mahalle özel güvenlik bölgesi ilan edildiğinden değil, canım öyle istediğinden. film izliyor, kitap okuyor, twitter ya da youreads'te ahkam kesiyordum. tepemden yalnızca tarifeli uçaklar geçiyor ve bomba da yağdırmıyorlar tahmin edeceğiniz üzere. bu arada 30 ağustos törenleri için birkaç gündür maruz kaldığımız f-16 uçakları bile altıma etmeme sebep olabiliyor. arada sırada vicdan rahatlatmak için basın açıklamalarına ya da protesto eylemlerine katıldığımda polis şiddetine maruz kalmışlığım var. e olacak o kadar dediğinizi duyar gibiyim. vicdan rahatlatmak kolay mı?

    peki siz neredeydiniz?

    edit: imla

mesaj gönder