1. 6 senelik eğitimin ardından artık içerisine sözleşmeli olarak katıldığım meslek grubu. eğitimimin son 3 senesini öğretmen ve eğitim kalitesi, öğrenci yetiştirilmesi gibi konularda kafa patlatarak geçirdim. fizik öğretmenliği yaptığım için fizik dersinin liselerde ki yeterliliği, kalitesi metotları gibi çoğu konu hakkında da okuma ve gözleme dayalı araştırma yaptım. keza o kadar araştırma işin içine girdiğiniz de doğruluğunu ortaya koyduğunda daha da bir pişman oluyorsunuz.

    sosyal statü olarak öğretmenlik 60, 70 ve 80 lerde öğretmen yetiştirme kursları, dışarıdan öğretmen olma, lise mezunlarına 32 günlük eğitimlerle öğretmenlik atanması gibi nedenler yüzünden kolay meslek olarak nitelendirilmiştir. 80, 90 ve 2000lerin jenerasyonunda yakalanan kalite ve bu süreçte öğretmenliğin üniversitelerde fakültelerde zorunlu eğitim alınarak ve formasyonun 4 yıllık sürece yayılalarak verilmesiyle bir nebzede bu statüsünün toparlar gibi olsada, 70'lerden bu zamana kadar hükümet değişiklikleriyle beraber müfredatın değiştirilmesi, her atanan bakanın kendini ispatlamak için parti görüşleri doğrultusunda kibirli bir dizayn istemesi, oy manipülasyonu olarak görülmesi, jenerasyona ve teknolojiye yönelik yenilikler yapılmaması, düzenlenen eğitim programlarının görevlilerinin zamandan ve öğretmenlerden kopuk hükümet adamları (öğretim üyeleri, araştırma görevlileri, devlet memurları vs..) olması ve asıl amaçlarının politik olarak belirlenmesi nedeniyle oyuncak olmuş ve asla standart bir kalite yakalayamamıştır. sistemin sürekli aksak bir vaziyette olmasından ötürü yetiştirilen öğretmenlerde büyük sıkıntı olmuş ve bu yüzden bugün de toplumda ki konumunu neredeyse kimse beğenmemektedir.

    öğretmen kalitesinden devam edeyim; 97’den sonra yetiştirilen öğretmenlere tanınan serbestlik bir süre sonra cılkı çıkmış, denetim mekanizması olmaması yüzünden öğretmenlerin kendini geliştirme ya da yenileme gibi bir arzusu-hareketi olmamış, öğretmen olmanın ana bilim bölümlerinde okuyan öğrencilere 2 aylık toplamda 12 saatlik ( 10 saat gözlem, 2 saat anlatım) gibi denetimsiz, sağlıksız ve kalitesiz bir eğitim stajı ile yolunun açılmış, uzun tatillerin abartılmış ve bu tatillerden hiç iyi sonuçlar çıkmamış (hiç bir ek çalışma ödev ya da kurs almamak..), 80 ilde üniversite açılarak var olan üniversitelerde ki eğitim kalitesinden daha da az kaliteli eğitimle yetiştirilen yeni jenerasyon öğretmenler olmuş ve bu öğretmen olacak bireylerin öğretmenlik konusunda hem sosyal baskı (öğretmenlik mi yapıcan şimdi gibi sosyal küçümsemeler) yemesi hem de kendilerinin zaten istekle yapmaması (kimsenin ilk tercihi değildir öğretmenlik) öğrenci jenerasyonunun gelişimini, yeni yetişecek öğretmenlerin kalitesini ve hali hazırda ki öğretmenlerin uygulama, anlatım ve öğretim kalitesinin dibe çekmiştir. daha arkasına ekleyeceğim 200 tane madde ile yetişen öğretmen kalitesinin yerlerde olması nedeni ile şu anda ki eğitim sistemi çöküş halindedir. bu yüzden eğitimde ki ilk suçlu olarak günümüzde üzerine yürünmek için sebep aranmaktadır.

    şimdi size ailelerin neden öğretmenlerden memnun olmadığını ve öğretmenleri neden günah keçisi olduğuna dair başka bir yaklaşım yapayım, 2000’lerde doların dünya üzerinde her noktadan fışkırması, alım gücünün artması gibi nedenler ile 2000’ler neredeyse her ailenin bireysel olarak bir şeyleri sahiplenebildiği alabildiği bir 10 yıl olarak geçmiştir.burayı aklınızda tutun. 1992’de hazırlanan ve uygulanmaya başlayan bir ilköğretim eğitim sistemi vardır. “öğrenci özeldir ve bireyler her zaman gelişebilir” mottosunu kullanmıştır, yani eğitim sistemi 1992’de yasal olarak öğrenci ve yaşam temelli olmuştur. daha öncesinden de böyledir ama uygulaması yoktur. fakat 1992’de uygulamaların görülmesi için müfettişler yağdırılmıştır. bu jenerasyondan sonra yetişen öğrenciler 1993-1996-1999 girişli tüm öğrenci jenerasyonlarının ailelerine de bu mentalite aşılanmış ve çocuklarının özel oldukları her zaman yapabilecekleri vurgulanmıştır. bu vurgulama ve reklam 2000li yıllarda alım gücünün artmasıyla ailelerinde öz güvenlerinin tabiri caizse arşa çıkmasıyla kendilerininde özel oldukları bu yüzden çocuklarının her şeyi yapabilecekleri olarak yanlış bir algıya dönüşmüştür. somut şeylere sahip olabilen ve para ile kendilerine zaruri bir üstünlük bahşeden 2000’lerin aileleri çocuklarınında üstün olduğu yanılgısına düşmüştür ve gerçeği kabullenmek, çocuğun özel olmasının öss ile değil farklı bir alanda özel olmasını anlayamayacak kadar ileri gitmişlerdir. bu jenerasyon suçu kendi çocukluklarında ki asıl suçlulara 70, 80 ve 90 ların beleş memurları öğretmenlere yüklemiştir ve hükümet manipülasyonu ile sistem yetersiz, eğitim berbat, öğretmenlerin artması lazım gibi politik söylemlerle bu suçlama arşa çıkmıştır. 2000’lerden sonra siyasi-oy amaçlı eğitim politikasıda öğretmenlerin yetişme kalitesini yukarıda söylediğim şeyleride içine katarak baltalmış ve yetişen kalitesiz jenerasyonların sorumlusu hükümet değil, sırf üniversite okumak için istemeye istemeye öğretmenlik yapan jenerasyon olmuştur. dahası yetişen kalitesiz insanlardan yakayı silken aileler suçlu bulduğu okullarda ve öğretmenlerde çözüm arar. öğrencilerini özel okul denen ticarethanelere verirler, isterler ki 7-5 arası çocuk çıtını çıkarmasın ders çalışssın, beni de rahatsız etmeyin. böyle özeldir o çocuklar işte.

    bir baktımda fazla uzatmışım, daha size bir 100 sayfalık rapor yazacak kadar doldum aslında ama yeri değil. her ne ise... gözlemlerim de tam yukarıda yazdıklarımdır, rehberlik öğretmeni bile rehberlik ile yönlendirme arasında ki farkı bilmez, kendini asla geliştirmemiş, asla açıp rehberlik, psikoloji vs. okumamış insanlardan oluşur. sizde ona doğruları söylersiniz seminerde sonra herkes ilk defa üniversite dersinde bir şey öğrenmiş edasıyla şok olur. ben bu eğitim sistemini değiştiricem diye bir yemin etmiştim, eğer bu yıl okulda hipotezimi doğrularsam ve çalışmalarıma kimse sekte vurmaz ise sevgili youser'lar sizin çocuklarınız için umut var demektir.

mesaj gönder