1. girişimci ve üstün yönetici vasıflarımı keşfetmem on yıl öncesine dayanır yaklaşık olarak. yaklaşık on yıl önce merhaba burası kahve mi diye girdiğim sendika da bugün yönetici pozisyonundayım. bu süreçte neler olmadı ki. aday olmamama rağmen on yıl önce ilk seçimime girdim. eti puf kutusundan yapılan seçim sandığından çıkan oylar sayılıyor, adımı duydukça ucuz şişme yataklar gibi ağır ağır şişerek elbiseme sığamıyordum. gravatı gevşetmeye o gün merak sarmıştım mesela ki bugün hiç sıkmıyorum. gerçi oy kullanan toplam 7 kişinin 7'si de adaydı ve yedisi de seçilmişti. ama olsun ne farkeder ki toplam seçmen sayısının hepsinden oy almıştım. sayım bitince sandığı elinde tutan arkadaşa ver hele onu gardaş diye bağırmış, kafama geçirdiğim sandıkla okeye dördüncü var mı diye haykırmıştım. on yılda üye sayımız %14 artışla 7'den 8'e çıkmış, geçen sürede yaptığımız tüm seçimlerde %100 başarı sağlamıştık. son seçim geçen cumayı perşembeye bağlayan gün yapıldı. 9 kişi seçilecekti ama 8 aday vardı. böle bi gerizekalılık olabilir mi ıgıgı gıgıgg ıgggı diye arıza çıkarttım. ne demek bir kişi eksikle seçime girmek. yıllardır verdiğimiz demokrasi mücadelesi nolcak, eti puf kutularından yaptığımız sandıklar yarın yakamıza yapışmayacak mı mahşerde dedim. ben bu işi yüzde üç komisyonla çözerim diye ilan ettim. seçim atmosferi dolayısıyla beynime giden oksijen miktarında artış yaşandığını reddedemem. bu seçim sürecinde de böyle oldu. seçim günü, dayak yediğim korsan filmciyi şişli'de üst geçitte buldum. gel hele gardaş etme gardaş yapma gardaş barışak diye kanına ve koluna girip, sana bi çay ısmarlayayım dostluğumuz pekişsin diye ikna ettim. sendika merkezine kolkola girdiğimizde arkadaşların ülker biskrem kutusundan sandık yaptığını gördüm. korsan filmci, abi bunlar ne yapıyor dedi. gardaş dedim bunlar güvercinci, güvercine kutu yapıyorlar, sen takılma gel bi el pişti atak senle. ben kasten pişti yapmadım hiç ki, eleman mevzuya ayıkmasın. 7 arkadaş oyunu kullandıktan sonra bana işaret ettiler. bende elemana dedim ki, gel gardaş kutuda davşan varmış niyet çektirek. aldım elemanı sandığın başına gittim, katlanmış oy pusulasını verdim eline. gardaş dedim bunu şu delikten at, davşan bunları önce okuyacak sonra bize geri verecek. elemanın pusulayı sandığa atmasıyla bizim yüzde üç komisyonun pantolonumun cebinden içeri girmesi bir oldu. aaa benim işim vardı, gel gardaş bu davşan gerizekalı sonra geliriz diye sandığın başından ayrılıp, dışarı çıktık. adamı sallayıp, kazandığımız seçim zaferiyle kendimi sokağa vurdum, yürüdüm, yürüdüm, bu ne biçim gerizekalılık diye durdum bi an, yürüdüm, yürüdüm.

mesaj gönder