• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.50)
sarmaşık - tolga karaçelik
angola’ya yük taşımakta olan sarmaşık gemisinin armatörü iflas eder ve gemi mısır’da alıkoyulur. kaptan ile birlikte gemide kalmak zorunda bırakılan beş kişilik mürettebatı zorlu bir 120 gün beklemektedir. bu uzun bekleyiş gergin bir hiyerarşik güç mücadelesine dönüşecektir. gişe memuru filmiyle tanıdığımız tolga karaçelik’in bu ikinci uzun metrajı prömiyerini sundance film festivali’nin yarışma bölümünde yaptı ve bu yılki altın koza film festivali’nde “en iyi yönetmen” ödülüne layık görüldü.
  1. 2015 yılı, türkiye sineması açısından çok iyi geçti. izleyebildiklerimden abluka,sarmaşık,rüzgarın hatıraları, nefesim kesilene kadar,ana yurdu gayet iyi filmlerdi. hatta ne kadar hep aynı hikayeyi anlattığı için eleştirsem de zeki demirkubuz'un bulantı filmini de bu filmlerin yanına yazabiliriz. bu filmler arasında ön plana çıkan filmler tabii ki abluka ve sarmaşık. iki film de iktidar ve baskının bireyler üzerindeki etkilerini ve bunun sonucunda da bu bireylerin çözülüşlerini konu edinmiş.

    abluka, iktidarını bir mahalle üzerinden sağlamaya çalışan devletin, iki kardeş üzerindeki baskısını anlatıyordu. iki kardeşin akıbeti düşünüldüğünde bunda pek de başarılı olduklarını söyleyemeyiz. sarmaşık filmi de bu çözülüşten sonra "iktidar, işlevini kaybettiği zaman hiyerarşiyi ve statükoyu devam ettirmek için neler yapar? gemi, gitmiyorsa gemi değildir. o zaman kaptanla ne yapacağız?" soruları üzerinden bir sorgulama yapıyor.

    filmde, iktidar temsili, kaptan beybaba üzerinden yapılıyor. beybaba'nın bir ismi yoktur. beybaba hep yukarıda kamarasında kalmaktadır. bir sorun çıktığında ulaşılamayandır. görünmeyen ama var olan devlet iktidarıdır. sadece bir kez aşağı iner. onda da bozulan düzeni yeniden sağlamak adına çalışanlarına gözdağı verir. ama burada beklemediği bir isyanla karşılaşır. iktidarı sarsılır ve bu iktidarını bir daha da sağlayamaz.

    !---- spoiler ----!

    filmin başında, beybaba, güvenmediği cenk ve alper'den haberdar olmak için ismail ve nadir'e ayrı ayrı muhbirlik teklif eder. yani ismail ve nadir iktidarın yanındadırlar. kürt karakterine de cenk, beybaba'nın üzerine yürüdüğünde beybaba'yı korumaya çalışması sebebiyle iktidarın yanında duruyor diyebiliriz. dikkat edilirse, filmdeki tüm kötülükler de bu üç karakterin başına gelir. önce kürt karakteri ansızın kaybolur. daha sonra cenk, ismail'i yaralar. nadir, bileklerini keser. kaybolan kürt'ün hayaleti, filmde sadece nadir ve ismail'e gözükür. bunlar bize, iktidarın ve iktidarın yanındakilerin çözülüşünün önemli göstergeleridir. hatırlarsanız abluka filminde de, iktidar bozulurken bundan en büyük zararı iktidarın yanında bulunan ahmet ve kadir görmüştü. iki film bu yönden de çok büyük benzerlikler gösteriyor.

    tolga karaçelik, filme, hiç konuşmayan, bir adı dahi olmayan kürt karakterini, sulukule'de evi yıkılmak üzere olan roman karakterini, müslüman karakterini, lümpen karakterlerini koyarak filmde gemi mürettebatı üzerinden bir türkiye alegorisi yaratmaya çalışmış. iktidar mefhumunun etkilerini de bu bireyler üzerinden anlatmaya çalışmış. bu yönetmenin tercihidir fakat iktidarın etkilerini kimlikler üzerinden anlatması ve bunun bariz bir şekilde bize gösterilmesi hoşuma gitmedi. çünkü devletin bu baskıcılığı ve iktidarın etkileri sadece kimlikler üzerinden var olmuyor. bu durum istisnasız herkese sirayet ediyor. belki tolga karaçelik, bizim, karakterlerin gemiye gelmeden önceki hayatları hakkında bir fikir sahibi olmamızı istemesi ve duruşlarının ne yönde değiştiğini bu kimlikler üzerinden görmemizi istemesi sebebiyle böyle bir tercihte bulunmuş olabilir. ama yine de gemi mürettebatını bu kimlikler dışında da izleyebilirdik diye düşünüyorum.

    tolga karaçelik'in, filmi, iktidarı ancak birlik olup yenebileceklerine dair gönderme yaparak bitirmesi bize de verilmiş güzel bir mesajdı.

    !---- spoiler ----!

mesaj gönder