1. bütün ilkokul ve ortaokul hayatım boyunca öğretmen çocuğu olmanın getirdiği sorumluluktan ölesiye kaçtım. aslında pek bir sorumluluğu yoktur, fakat 10,12 yaşında gözümüzde tanrılaştırdığımız öğretmenlerimizin dediği ''sen öğretmen çocuğusun sen bari yapma!'' sözüne çok içerlenirsiniz, ayrıca bir kere de olmaz bu her defasında denir, çünkü sizin yaramazlık yapma hakkınız yoktur öğretmen çocuğusunuzdur. evet birde babanız veya anneniz sizinle aynı okulda bulunuyorsa dayak yiyemiyorsunuz, ''seni döverdim ama baban bu okulda öğretmen dua et!'' sözleriyle karşılaşıyorsunuz. haliyle bir dışlanma hissi oluşuyor şöyle adamakıllı dayak yemeyi bir kere de olsa kim istemez. bilmiyorum neden hayatım boyunca o güçten kaçmaya çalıştım hep, babamın beni gönderdiği kitapçıya bile asla babamın ismini vermezdim, istemiyordum ulan öğretmen indirimini de. gittiğim hiçbir yerde babamın asıl mesleğini söylemedim, çünkü o öğretmen veya doktor veya overlokçu olunca bir şey değişmiyordu. ben de öğretmen çocuğu bir fırlamaydım ama öğretmenler ve arkadaşların tarafından hep senden beklenilen ağırbaşlı olmandı. velhasılıkelam arkadaşlarımın özgürce, sorumluluk hissetmeden hareket etmelerini izlemek de çok zevkli gelirdi o zamanlar..

mesaj gönder