1. sabahın erken saatlerinde üç saatlik davranışsal nörofizyoloji dersi için nadide fakültemizin yolunu tuttum, gittim, bir köşeye oturdum dersi dinliyorum. aralıksız işlenen iki saatten sonra bende kayış koptu, montumu başımın altına koyup bir güzel uyumuşum. sonra birisi dürtükledi uyandırdı beni yoklama kağıdını uzattı, imzayı attım kafamı kaldırdım, etrafa bakındım ve hayatımda ilk kez gördüğüm insanlarla karşılaştım. bizim dersimiz bitmiş, yeni bir grup girmiş içeriye ve ders yarılanmış, kimse beni uyandırmamış... hiç bozuntuya vermeden dersi dinlemeye devam ettim. kadın bir şeyler anlatıyor hiçbir şey anlamıyorum, bana bakınca kafamı sallıyorum anlıyormuş gibi yapıyorum. sonra göz göze geldiğimiz bir an "fetal kromozom anomalileriyle ilişkili hastalıklar nelerdir?" tarzı bir soru yöneltti, görmezden gelip gözlerimi kaçırdım, not alıyormuş gibi yaptım. yanıma kadar gelip iğneleyici bir şeyler söyledi, bir güzel ego tatmini yaptı benim üzerimden. dersle alakalı soru yağmuruna tuttu sonra beni, bir sessizlik oldu herkes bir cevap beklentisi ile bana doğru baktı. baskı altında konuşamayan bir insan olarak cevap da veremedim. süt dökmüş bir kedi gibi, evdeki antika vazoyu kırmış küçük bir çocuk gibi sıranın üzerine kazınmış motifleri incelemeye başladım. en son bir yere varamayacağını anlayan hoca başka kurbanlar aramak üzere yanımdan söylenerek ayrıldı. hikayenin sonu. biliyorum sözlük, ben anlatınca çarpıcı bir etki yaratmadı ama utandım...

mesaj gönder