1. ben de sanayi devriminin getirdiği bazı değişimlerden kısaca bahsedeyim...

    1.teknolojik olarak
    organik enerjinin kullanımı yavaş yavaş ortadan kalktı, bunun yerine artık kömür var! evet kömür! doğanın belasını vermek için mükemmel bir kaynak. bununla beraber artık hayvanlar ile olan ilişkimiz normal olarak daha da azalmaya başladı. tarlayı öküz ile manda ile sürerdik şimdi traktör geliyor, normal takdir edersiniz ki.
    bir diğer teknolojik gelişme ise makineleşmedir, buna örnek olarak iplik makineleri verilebilir (ipliğin eğrilmesi).
    2. emeğin ve üretimin düzenlenme/organize olma halindeki değişiklikler:
    sanayiler artık hayatımıza giriyorlar. eskiden atölyelerimiz vardı, esnaf vardı. devrim ile beraber bu kavramlar yerini sanayi kuruluşlarına bırakmaya başladı. daha az işçi, daha az teknolojiye karşılık daha fazla iş gücü ile daha fazla teknoloji yani kısa zamanda çok üretim söz konusu. burada birden bir geçiş olmadı tabi, bunun için (bkz: putting-out system) kavramına veya diğer bir deyiş ile proto-industry kavramına bakabiliriz.
    3.emek/üretim kurumlarında meydana gelen değişimler
    bu konu başlığını ise 3 ayrı şekilde inceleyelim:
    a)sermaye(capital)
    b)işçi/emekçiler(labor)
    c)market
    şimdi sermayeye baktığımızda 2 değişiklikten direkt olarak bahsedebiliriz. bunlardan biri freedom to accumulate : istediğin kadar sermaye biriktirme, kümeleme, toplama özgürlüğü. devlet ya da başka bir teşebbüs kimsenin elinde ne kadar sermaye bulundurduğuna karışamıyor. diğeri ise freedom to invest: free the invest to area will be profitable, daha öncesinde bazı kısıtlamalar vardı: nereye nasıl yatırım yapacağımıza dair ama yavaş yavaş o kısıtlamalar tarih oluyor.
    labor'a geldiğimizde ise özellikle ingiltere'de bazı olaylar görüyoruz: (bkz: enclosure) . bu ne demek diğer başlığa yazacağım. bu eylem ile birlikte köylünün toprağı neredeyse kalmıyor veya kalan topraklar da pek verimli değil. durum böyle olunca köylü topraksız ve işsiz kaldı. bunun teknolojik gelişmeler ile etkisi kapitalizm üzerinden açıklanabilir. ingiltere'nin parlementoda aldığı bu enclosure kararının sonucunda -birnevi sanayi devrimi ile - ortaya çıkmıştır. son olarak market olayı var. bunu sömürgeler ile açıklamak mümkün. ingiltere'nin ve fransa'nın bu gelişmeler ile birlikte anavatanlarından çıkıp hammadde ve ucuz işgücü amacıyla dünyanın tabiri caiz ise ırzına geçmeleri buna örnektir. şöyle ki, atlantic triangle diye bir kavram var. bu kavramı atlantik üçgeni olarak adlandıralım. kuzey avrupa - afrika - amerika bu üçgenin köşelerini oluşturuyor. ingiltere, afrika'ya gidiyor ve oradaki nüfuzlu insanlara sunduğu ticari metaryeller veya baharatlar olsun diğer önemli eşyalar olsun örnekler genişletilebilir, köle alıyor. almadıklarını da köle yapıyor zaten onu karıştırmayalım şimdi. bu topladığı köleleri amerika'ya götürüyor. neden götürüyor? çünkü amerika hammadde açısından çok zengin. geniş çaplı tarım yapılabilir. pamuk aklımıza gelsin burada, filmlerde de olur ya zaten. (kölelik ile ilgili bir film ise pamuk tarlasında çalışan siyahi tiplemesini görmek mümkündür). pamuğun yanında tobacco ve şeker için de çalışıyorlar tabi. buralardan topladığı hammaddeyi üçgenin diğer ucu olan kendi vatanlarına getiren avrupalılar, bunları kendi teknolojik aletleri ile işliyorlar ve de işledikten sonra dünyanın belli bölgelerine veya komşularına daha ucube fiyata satıyorlar. hani vardır ya şöyle bir olay "abi aslında bizde bu bu var, biz yapamıyoruz, almanya alıyor, işliyor, bize pahalıya satıyor, vay şerefsizler!" bu olay o olay. bu atlantik üçgenini döngü halinde inceleyebiliyoruz. devamlı olarak süregelen bu olay ile birlikte zenginliğine zenginlik katan bazı ülkelerden bahsedebilmek mümkündür.

mesaj gönder