• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (6.03)
Yazar orhan pamuk
kırmızı saçlı kadın - orhan pamuk
ilk aşk deneyimi bütün bir hayatı belirler mi?
yoksa kaderimizi çizen yalnızca tarihin ve efsanelerin gücü müdür?

orhan pamuk, yapı kredi yayınları'ndan çıkan yeni romanı kırmızı saçlı kadın'da bizi otuz yıl önce istanbul yakınlarındaki bir kasabada liseli bir gencin yaşadığı sarsıcı bir aşk hikâyesiyle, büyük bir insani suçun peşinden sürüklüyor.

(kitap bilgisi idefix'ten alınmıştır.)
  1. orhan pamuk romanlarını eleştirmek pek kolay değil, fakat bilhassa son romanlarını değerlendirirken sık düşülen bir yanılgı var. diğer romanlarıyla mukayese edildiğinde daha basit şeyler yazdığı için eleştiriliyor. fakat en nihayetinde orhan pamuk'un kaleminden çıkmış bir roman oluyor, onu diğer romanlarla kıyasladığımızda aslında kötü bulunan romanların o kadar da kötü olmadığını anlıyoruz.

    ben genelde puslu kıtalar atlası'nı bunun için kullanıyorum. çok sevilen bu romanı, orhan pamuk'un kırmızı saçlı kadın'dan önceki romanı kafamda bir tuhaflık ile kıyasladığımda, kafamda bir tuhaflık'ın çok daha nitelikli olduğunu söyleyebiliyorum örneğin. bu durum da kafalarda bir karışıklığa yol açıyor. kara kitap'ı, yeni hayat'ı, benim adım kırmızı'yı yazmış birinin ilerleyen yıllarda daha karmaşık şeyler yazmasını beklemek olağan. yine de masumiyet müzesi'ne, kafamda bir tuhaflık'a ve kırmızı saçlı kadın'a kötü roman demek pek mantıklı gelmiyor bana. eleştirilecek yönleri muhakkak var. hattâ bana göre en çok eleştirilebilecek orhan pamuk romanı kırmızı saçlı kadın.

    !---- spoiler ----!

    tahsin yücel kara kitap için "romana bir bu kadar daha bölüm eklese hiçbir şey değişmez, çıkarsa da değişmez" minvalinde bir eleştiri getirmişti. bu kara kitap dışında da geçerli bence. ve bunu kötü bir şey olarak görmüyorum. kafamda bir tuhaflık'ın 700-800 sayfa civarında olduğunu, sonradan orhan pamuk'un 480 sayfaya indirdiğini okumuştum. 800 sayfa olsa da sırıtmazdı.

    kırmızı saçlı kadın da 480 sayfa olarak çıksaydı bu konu bunu kaldırmaz demezdik büyük ihtimalle. belki 800 sayfa olmasına gerek yok, ama genelde kitaplarda bir doymuşluk hissi oluyordu. sindire sindire gidiyorduk. bu kitapta ilk bölüm ile ikinci bölüm arasında büyük bir uyumsuzluk hissettim.

    ilk bölüm bir orhan pamuk romanından beklenebilecek şekilde ilerlerken, ikinci bölüm gereğinden fazla hızlı gelişiyor. orhan pamuk ince kitap yazacağım derken, kitabın içine gerekli "orhan pamukluk" katmaktan vazgeçmiş, o da bizleri rahatsız ediyor.

    ben ince kitap geliyor denilince yeni hayat beklemiştim. 480 sayfalık bir orhan pamuk kitabının daha konsantre hâlini okumuştuk, bu kitaptaysa ilk kısım orhan pamuk yazarlığıyla dolu, ikinci kısım yazarlığından vazgeçtiği bölüm gibi geldi bana.

    ikinci bölümdeki iç içe geçmiş karakter hikâyelerini samimi ve inandırıcı bir şekilde anlatabilmesi için daha yavaş anlatması gerektiğini düşündüğüm için söylüyorum bunları.

    ele alınan konuyu ve karakterleri sevdim. belki de en çarpıcı orhan pamuk karakterlerini okuduk. orhan pamuk genelde karakterleri ön plana çıkarmaz (celal sâlik'i ayrı tutuyorum). mahmut usta da kırmızı saçlı kadın da (her ne kadar son bölümde bağlanan yeri sevmesem de) etkileyici karakterler. yıllar sonra bile kuyunun tozunu, mahmut usta'nın o kuyuda çalışıyor olduğunu hissedeceğimi biliyorum. yine saplantılı bir orhan pamuk karakteri var.

    yine de başta değindiğim gibi, bu kitap bir orhan pamuk romanı olarak ele alındığında eleştiriye daha açık hâle geliyor. yoksa pek afili filintalar'ın ele geçirdiği türk edebiyatında kırmızı saçlı kadın sadece edebiyat olduğundan bile değerlidir.
    !---- spoiler ----!

    bence orhan pamuk kalitesinin altında, türk edebiyatının kalitesinin çok üstünde bir roman kırmızı saçlı kadın. murat bardakçı gibilerin söylediklerini de sanırım hiçbir orhan pamuk okuru ciddiye almıyordur. murat bardakçı'yı ciddiye alanların da edebiyattan uzak durması, zaten edebiyatın hayrına olacaktır.

    şöyle bir ekleme de yapabiliriz: orhan pamuk romanlarında "imlâ hatasını" yapar. diğer orhan pamuk romanlarında da vardır, dikkatini çekmiştir. "sağol" ya da "sağ ol" arasında bir fark yoktur. ikisini de kullanır. hatta sırayla kullanır. dili böyle bir lüzumsuz kurallar bütünü olarak görmez. orhan pamuk'a buradan yüklenmek hem ona, hem yayınevine haksızlık olur. bizim odamızda okurken fark ettiğimiz hataları basımdan önce kimsenin fark etmeyeceğini düşünmemiz biraz abes olur. en azından bir orhan pamuk romanı söz konusuysa.

mesaj gönder