aşkın karşı cinse yönelik bir “taşma” hali olmadığını söyleyen lou’ya göre, erotik sevgi halindeyken insan partneriyle değil, bizatihi kendisiyle doludur; partnerine değil kendisine sarılır, onunla bir olur. ona göre aşk, kendi ölümü için uğraşır, sadakati reddeder, ama özgürlüğe de engel olur. evlilik, sevginin katilidir. ona göre arkadaşlık, sevgiye ve daha da kötüsü cinselliğe dönüşerek yok olma riskinden korunmalıdır.

lou, 1887 yılında, başka erkeklerle ilişkisi olduğunu ve evliliğe karşı olduğunu söylemesine rağmen, friedrich carl andreas’ın ısrarlı evlilik teklifine “evet” der. bu evlilik sırasında "kocası"nın bilgisi dahilinde flörtlerine devam eder. bunlar arasında rainer maria rilke ve sigmund freud da vardır. onca flörtüne rağmen ilk cinsel ilişkisini rilke ile yaşadığı söylenir. özgüveniyle rilke’yi büyüler.

nietzsche’nin evlilik teklifini geri çeviren, büyük alman lirik şairi rilke’nin ömür boyu unutamadığı aşkı ve freud’nun çok açıkça hayranlık duyduğu lou salome; 15 roman, birçok piskolojik ve felsefi çalışmaya imza atmış; ahlaki kurallara kayıtsızlığı ve doyumsuz entellektüel merakıyla kadınların ve erkeklerin cinsiyete dayalı toplumsal rollerini ilk kez sorgulamış; psikanaliz ve kadın seksi üzerine yazan ilk kadınlardan birisi.

rilke’ye göre “herşeye kayıtsızca güvenen ve korku nedir bilmeyen bir sevecen” olan, sıradışı bir kadın, ulaşılmaz üstün bir varlıktı. öyle ki rilke daha erkeksi ve daha güçlü görenmek için lou'nun önerisini kabul ederek rene olan adını rainer olarak değiştirir. lou'nun karşısında bir pervane gibiydi.

“(...) senin sınırlarına tozlu basit halde gelen güneş ışını, ruhunun parlak dalgasında bin kat berrak ve parlak oluyor. benim berrak kaynağım, dünyayı senden görmek istiyorum, çünkü o zaman yalnızca seni, seni, seni görüyorum.”

bu sıradışı duygu kaçınılmaz olarak nefreti de içeriyordu: “fazla büyük bir şey olarak senden nefret ettim". ve ilişki zamanla lou salome için bir yüke dönüştü. dört yıl süren ilişkileri bitse de dostlukları hiç tükenmedi.