• izledim
    • izliyorum
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (9.32)
six feet under
six feet under bir ailenin hikayesini anlatıyor. görünüşte tamamen, sorunsuz, mutlu mesut akıp giden bir hayatları olsa da, babalarının ölümü (sigara öldürür) hepsinin yaşamlarında bir kırılma noktası oluyor. o güne değin içlerine attıklarını, kendilerine sakladıklarını, eteklerindeki taşları ufak ufak dökmeye başlıyorlar. ve bu sayede biz de ilerleyen günlerde madalyonların öteki yüzlerini görüyoruz. kendilerine tamamen yabancı, kendilerine oldukları kadar birbirlerine de yabancı bu insanlar arasındaki tüm o yüzeysel ilişkiler yumağının yavaş yavaş samimiyete dönüşüne; sahip oldukları mutluluk-normallik-huzur illüzyonunu sorgulamaya başlamalarına el çırparak, hüzünlenerek, şok olarak, çok gülerek tanıklık ediyoruz.
  1. uyarı: bu yazının bu cümleden sonrası dizi hakkında ağır spoiler içerir.

    not: yazı ruth hakkındadır.

    !---- spoiler ----!

    Hayatınızı başka bir insan harcadınız mı? harcadıysanız ruth'ta kendi hayatınızı görürsünüz. Üzerine yıllarca tartışılabiliinecek bir şeydir hayatımızı başkalarının hayatı için feda edebilir miyiz? Bu soruyu tartişabilir bulmak için bir kriterim var bilmiyorum kim ne düşünüyor ama kendi hayatımı 70 yaşındaki bir insan için heba edemem en verimli yıllarımı o insanın yatalak 20 yılına değişemem. bu sorunun tartışılabilir olması için en güzel yıllarımı feda edeceğim şey bir toplumun gelceği olmalı. Hiç bir gelecek vaadetmeyen insanlar için hayatımın en güzel yıllarını asla feda etmem. Ruth bunu yapan insandır. Benim çevremde de yapan insan inanılmaz fazladır ( anneannem ve annem hayatlarını buna adamıştır. anneannem gençliğinde 3 yaşlıya baktığını söyler, bu yüzden şu an kendisine bakılmasını mecburiyet gibi görür annemin de farklı olacağını düşünmüyorum.) Ben 70 yaşımda birilerinin zorunda hissettiği için bana bakmalarına karşıyım. insan dünyaya bir kere geliyor ve bütün hayatını kendine adasa bile bu yeterli olmayabiliyor ki 70 yaşında bir insana kendi gençliğini adamak tamamen saçmalık. toplum için hayatını verebilirsin ( katılmıyorum ama mantıklı ve rasyonel bir düşünce) ama yaşlı bir insan sadece yaşasın diye gençliğin gitmesi tartışmaya lüzum bile görmediğim bir konu.

    nathaniel öldükten sonra ruth kendini bulmaya başlıyor. Aslında daha önce, kuaförle çıkarken dünyaya bir kere geldiğini farkediyor ve hayattan alabileceği zevki almaya bakıyor. Hayatının 60 yılını başkalarına adamış bir insan kendi için yaşamaya başlarken hissediyor yaşamayı ama hiç kopamıyor başkaları için yaşamaktan örneğin rus adam tehlikeye girdiğinde tüm parasını veriyor ya da georgehasta olduğunda hayatının en mutsuz anlarını yaşamasına rağmen george'a bakmaya devam ediyor. şu sahne: https://www.youtube.com/watch?v=5PGfgeValJM ruth'un yaşadığı ruhsal çöküntüyü birebir anlatıyor; o bölüm bütün karakterler için bir çöküş ama ruth 60 yıllık ömründe kurtuluşu ilk defa farkettikten sonra tekrar esir düşmesi ve yaşadığı çöküntü tarif edilemez.

    Aynı zamanda hayatını çocuklarına adamış bir insan ruth ama bundan hiç pişmanlık duymaz duymamalı da. Anlatmak istediğim çizgi çok ince bir çizgi bilmiyorum yazım yeteneğim bunu anlatmaya yetebilir mi? Dünyada en önemli şey insan hayatıdır ama 70 yaşındaki bir insanın sadece yaşaması 20 yaşında bir insanın ne yaşadıklarından daha önemlidir. Ruth hayatını kendi çocuklarına ve aile büyüklerine adamıştır dizi ilerledikçe büyüklere verdiği zamana acımıştır ( kardeşi ile kavgası bunun göstergesi ve hiçbir hayatın mükemmel olmadığının güzel bir anlatımı) ama asla çocuklarına verdiği zamana acımamıştır. Burada tartışılabilir diğer sorular çıkyor ortaya gelecek vaadeden insanlar adına hayatımızı heba edebilir miyiz? (bunu hayatımız boyunca oturup tartışsak hiç gocunmam).

    Sonuç olarak ruth bir anne, evlat acısını da çok iyi işleyen bir dizi olan six feet under (annesini kaybeden bir çocuğa öksüz, babasını kaybedene yetim diyoruz. peki ya çocuğunu kaybeden ebeveyinler? sanırım bu acıyı tanımlamaya yetecek bir sözcük yok.) son bölümlerde ruth'un acısını çok iyi anlatıyor. Bu acıyı daha iyi anlamak için o acıyı yaşamak lazım, daha iyi anlatılabilineceğini düşünmüyorum.

    Ruth sonunda istediği hayata kavuşuyor ve six feet underdaki her karakter gibi huzurlu bir şekilde ölüyor. Dizi bunu da anlatıyor bize; her şeyin yolunda olması insanın mutlu olduğunu mu gösterir ( ruthun ölürken nate i görmesi) veya bir insanın ölmesi bir zorunlulukken, o insan ölürken başkalarına neden hüzün verir ( dizi finalinde brenda dışında herkes huzurlu ama o on dakika kadar ağladığınız başka sahne yoktur.)
    !---- spoiler ----!

    !!!! hayatınızı başkaları için feda etmeyin!!!!!!
    Bu diziyi kesinlikle izleyin !!!!!!

mesaj gönder