1. gecenin bir vakti yakıcı soğuğa aldırmadan sigara almak amaçlı hafif tenha bir yerde olan ziraat atm'sine gitmemle başlamıştı her şey. malümunuz her ne kadar gecenin geç saati ve şiddetli bir soğuk da olsa, istanbul her daim hareketlidir. yalnız dün gece bütün istanbul dışarı çıkmamak için anlaşmışlardı sanki. giydiğim botun verdiği özgüvenle aldırmadan buzlu yolların üzerinden tenhaya doğru yürümeye devam ettim. nihayet gelmiştim atm'ye. tabii tedirginlik var biraz. derhal murphy'nin yedi düvelini saygıyla yâd ettim. ama gel gör ki hiçbir kimseyi göremedim ve paramı çektim. mirket misali etrafı kolaçan ettikten sonra gözüme anormal bir olay görünmediğinden sebep gayet normal bir şekilde yurduma doğru yürümeye devam ettim. yurdun yaklaşık 100 metre aşağı tarafında karanlıklar lordu sauron'un bile tırsacağı bir tenha var. o tenhayı geçmeden yurda ulaşmak mümkün değil. zira o tenha balicilerin yuvası niteliğinde. felak nas okuyarak ayağımın kaymasına aldırmadan, hızlı adımlarla yürümeye devam ettim. tam tenhayı geçeceğim bir vakit, boğazımda bir soğukluk hissettim. aha sı*tık dedim. derhal izlediği filmler aklıma geldi. adamla göz teması kurduk. beklediğimin aksine sakalsızdı. zira suriyeli olmasından şüphelenmiştim. gözlerimi dört açarak adamın arkasına bakmaya başladım. planıma göre adam arkasına bakacak bende o arada okkalı bir tekme savurarak run forest run diyecektim kendime. ama öyle olmadı. adam cüzdanını bana ver ve arkanı dön dedi. tabii bu kadar kibar değil. tam olarak ne dediğini hatırlamıyorum. ama cüzdanı anlamıştım. yapacak bir şey yoktu. malum burası esenler. cüzdanda aşağı yukarı 135 lira felan para vardı. tüm paramı çekmiştim. cüzdanı teslim ettim adama. gıdım üzülmedim ama müthiş bir macera geçmişti başımdan. adamın cinayet işleyecek bir surata sahip olmadığını görünce hepten neşelenmiştim. bunlar 40 50 saniyelik olaylar tabii. ardından aniden sessizliği dinlediğimi fark ettim. arkamı dönmüştüm cüzdanı verdikten sonra. bir baktım adam asafa pavıl olmuş yokuş aşağı koşuyor. tam çok şükür ucuz atlattık demek üzereyken cüzdanın yerde olduğunu fark ettim. kimliğim vesair hepsi içindeydi. bir kez daha sevindim bunun üzerine. üzüldüğüm tek şey sigara paramın kalmamış olmasıydı. cüzdanı elime aldım. fakat aman yarabbi o da neydi!!! cüzdanımda tam tamına 130 lira para vardı. hırsız sadece beş lira çalmıştı -helali hoş olsun- dumur olmuş bir şekilde adamın yavaş yavaş gözden kaybolmasını izledim. ve cesaretimi toplayarak hırsızın peşinden koşmaya başladım. alimallah aralıksız beş dakika koştum ve hırsızla aramda ufak bir mesafe bıraktım. hırsız dikkat çekmemek için olsa gerek yürümeye başlamıştı zaten, benim onu takip ettiğimden haberi yoktu. ufak bir dükkana girdi vicdanlı hırsız. 1 dakika içinde iki poşetle dışarı çıktı. elinde süt kutusu ve ekmek gözüküyordu. ben hâlâ olayın etkisinden sıyrılamamıştım. hırsızın peşine dükkana girdim. nasıl akıl ettiysem bunu, kendime hayran kaldım. bakkal amca virane bir evde oturduğunu söyledi "hırsızın." evin yerini aklımda tuttuktan sonra. soğuğa ve gecenin ilerleyen vaktine aldırmadan, gecekonduya doğru ilerlemeye başladım. sigara almaya çıkmıştım, başıma neler gelmişti.

    nihayet hırsızın "evini" buldum. tam anlamıyla viraneydi ev. elektrik bile yoktu evde, mum ya da lüks yanıyordu heralde. içerden bebek sesi geliyordu. rüyada olmadığıma kanaat getirdikten sonra beyin fırtınası yaptım. aklıma müthiş bir fikir geldi. derhal bakkala geri döndüm. taşıyabileceğim kadar, erzak aldım. makarna pirinç mercimek küp şeker bile aldım. tanrı şahidimdir, taşıyabilecek durumda olsaydım bütün paramla erzak alırdım. müthiş bir heyecanla gecekonduya geri döndüm, cesaretimi toplayarak kapıyı çaldım. yaklaşık otuz saniye sonra orta yaşlı bir kadın açtı kapıyı. elimdeki poşetleri gördüğü an ki bakışını görecektiniz, aman yarabbi ne kadar şaşırmıştı. hırsız abi, korkmuş olmalı, doğru ya polis gelmiş olabilirdi. o yüzden hanımını göndermiş olmalıydı. inanın tek kelime etmedik. ben tam poşetleri bırakıp tabanları yağlayacağım vakit, hırsız abi kucağında iki yaşlarındaki bir bebekle kapıya geldi. tedirgin bir hali vardı. inanın o an üçümüz birlikte ağlamaya başladık. hırsız abi hıçkırıklarla ağlıyordu. erkekler ağlamaz sözlerine inat. hayatımda hiç o kadar içten bir şekilde ağlamamıştım. şu an bile gözlerim sulandı... kendime gelince poşetleri bıraktım ve var gücümle yurduma doğru koşmaya başladım.

    bu da böyle bir anımdır.

mesaj gönder