• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (7.25)
kötülük çiçekleri - charles baudelaire
romantizmin coşkulu temalarından ayrılarak büyük kentin sancı dolu çelişkilerini ilk kez şiire sokan baudelaire, devrimcilik-tutuculuk, tensel hazlar-gizemcilik, toplumsal yaşam-içe kapanış, dindarlık-tanrıtanımazlık gibi karşıtlıkları sınırsız bir içtenlik ve çarpıcılıkla işleyerek yeni bir şiirin kapılarını açtı. fransa ikinci imparatorluk rejimi döneminde eserin toplumsal değerleri aşağılaması nedeniyle şair ve yayıncıya dava açıldı.

fransa ikinci imparatorluk rejimi, eserdeki 6 şiiri toplumun genel ahlakına aykırı olması düşüncesiyle şair ve yayıncı hakkında dava açar ve baudelaire hüküm giyer. ve bu altı şiir, fransa'da 1949'a kadar yasaklanır. bu sırada victor hugo kitaptaki le cygne (kuğu) adlı şiirin yazın dünyasına yeni bir soluk getirdiğini açıklar. temyizin sonucuyla 1861'de 32 şiirin daha eklendiği, yasaklanan 6 şiirin kaldırıldığı ve yeni bir kısmın; tableaux parisiens (paris tabloları) dahil edildiği 2. bir baskı yayımlandı. eserin ilk baskısı temel olarak 5 kısma ayrılmıştır:

spleen et ideal (melankoli ve mükemmeliyet)
fleurs du mal (kötülük çiçekleri)
le vin (şarap)
révolte (isyan)
la mort (ölüm).

fransız şiirinde başlı başına bir dönemeç olan charles baudelaire, modern dünya şiirinin de kurucu basamaklarından biri ve şiir sanatında benzeri olmayan bir özgünlüğün de öncüsüdür. sefil ve serseri bir geçmişten gelen bu özgün şairin bir geçmişten gelen bu özgün şairin eserleri hemen tüm dünya dillerinde okunmuş, sanat dünyasını ve kendinden sonra gelen tüm şiir ve edebiyat hareketlerini derinden etkilemiştir.

başyapıtı “les fluers du mal” için baudelaire, şöyle der: “bu korkunç kitaba bütün düşünce ve yüreğimi, bütün dinimi, bütün tiksintimi koydum.”
  1. her daim yatak odamın bir köşesinde duran kitap. özel çabayla değil bak, o kadar sık alıyorum ki elime, yatak odamda bir yerlerde unutuyorum her seferinde.

    en sevdiğim şiirlerden birisi le revenant. artık hortlak diye mi çevirirsiniz, hayalet diye mi...

    orijinalinde şöyle der;

    "Comme les anges à l'oeil fauve,
    Je reviendrai dans ton alcôve
    Et vers toi glisserai sans bruit
    Avec les ombres de la nuit,

    Et je te donnerai, ma brune,
    Des baisers froids comme la lune
    Et des caresses de serpent
    Autour d'une fosse rampant.

    Quand viendra le matin livide,
    Tu trouveras ma place vide,
    Où jusqu'au soir il fera froid.

    Comme d'autres par la tendresse,
    Sur ta vie et sur ta jeunesse,
    Moi, je veux régner par l'effroi."

    -------
    türkçe meali;

    "Tut ki ben gözü dönmüş bir meleğim,
    Yatağına yeniden geleceğim,
    Kayacağım sana doğru sessizce
    Gecenin karanlık gölgeleriyle;

    Ve konduracağım yüzüne, esmer,
    Ay gibi soğuk, donuk öpücükler,
    Sarılacağım sana, boynuna
    Çukurdaki bir yılan akışıyla.

    Ve kurşuni sabah doğduğu zaman
    Yatağında olmayacağım o an,
    Akşama dek soğuk saltanat sürecek.
    Nasıl başkaları şefkatle seni

    Sever ve okşarsa, esmerim, bil ki
    Üzerine dehşetim tüneyecek."

    ---------------------------

    bana bir parça aziz nesin'in "tanımayacaksın"ını andırır.
    tabii baudelaire daha bir mistik yazmış, içine fantazi öğeleri katmış hortlaklı bilmemneli. aziz nesin'deki samimiyet yok aslında ama ne bileyim... okurken daha bir içine alıyor insanı baudelaire'in 'hortlak'ı.

    ---------------------------

    bir de içinden hayranlık uyandıran slogan dizeler çıkarabileceğiniz meşhur "femmes damnees"(lanetlenmiş kadınlar) var ki; anlatmaya sözcükler yetmez.

    şöyle bir klibi var damien saez sesiyle. kısa versiyonudur bu. kitap içerisinde de iki versiyonu yer alır. uzun olan "delphine & hippolyte" versiyonunda insanın kadın olup lezbiyenliğe yelken açası geliyor. hem de öyle cemal süreya'nın 1994 eliyle samanyolu'na haliyle değil, bayağı bayağı şehvet-bağımsız, isyankâr ruhla...

    bir yerinde delphine hippolyte'e şöyle seslenir;

    (orijinali)

    "...
    Mes baisers sont légers comme ces éphémères
    Qui caressent le soir les grands lacs transparents,
    Et ceux de ton amant creuseront leurs ornières
    Comme des chariots ou des socs déchirants

    ils passeront sur toi comme un lourd attelage
    de chevaux et de boeufs aux sabots sans pitié...
    hippolyte, ô ma soeur! tourne donc ton visage,
    toi, mon âme et mon tout, mon tout et ma moitié
    ..."

    -----------------------------

    (erdoğan alkan çevirisi, ki beğenimi kazanmıştır)

    "...
    benim öpüşüm, akşam, büyük, saydam gölleri
    okşayan su sineği gibi yumuşacıktır,
    erkeklerin dudağı saban demiri gibi,
    tekerler gibi oyar, acı izler bırakır

    atlar, öküzler gibi geçerler üzerinden,
    çiğnenirsin altında insafsız ayakların,
    hippolyte, kızkardeşim, yüzünü bana dön sen,
    ruhumsun, her şeyimsin ve öteki yanımsın
    ..."

    bir de toplum baskısına boyun eğen hippolyte'e atarlanışı vardır;

    "git, istersen aptal bir nişanlı bul kendine;
    kızoğlankız bir kalbi hoyrat öpüşlere sun;
    koşa koşa, dağlanmış göğsünü, bil ki, yine
    bana getireceksin, azapla dolu, solgun..."

    şeklinde.
    ---------------
    delphine ve hippolyte mitolojik karakterler olmakla beraber, onlar üzerinden günümüzde bile kalkışılmayan bir güncel homofobi eleştirisi yapılmış en vurucu haliyle hikâye ayağına. vur baudelaire vur!

    üstüne yazılacak hayli fazla şey var ama burada bırakayım şimdilik.
    (estikçe editlemek için anlayış rica edilmiştir. en çok bana vereceksiniz!)

mesaj gönder