1. 22 yaşında mezun oldunuz ve işe başladınız; çok iyimser bir senaryo ile aylık 1000₺ katkı payı yatırıyorsunuz, yıllık katkı payı artış oranı %5 ve yıllık getiri oranını da %6 alırsak 60 yaşında elinizde yaklaşık 3 milyon ₺ olur.

    çalışma hayatınızın başından sonuna kadar sistemden çıkmazsanız hatırı sayılır bir miktar parayı yaşlanıncaya kadar tasarruf etmiş oluyorsunuz, teorik olarak. ancak yaşadığımız ülke o kadar da stabil işleyen bir sisteme sahip değil. insanlar böyle bir ülkede bu denli risklere rağmen yıllar boyunca neden tasarruflarını sürekli türk lirasında tutsun ki?

    türkiye'de yaşayan bir insanın tasarrufları aylık 1000₺ veya üzerinde ise ülkedeki klasik yatırım aracı olan gayrimenkule yönelir. bir süre sonra da satın aldığı gayrimenkulden rant geliri elde eder. pek sevimli değil kabul ediyorum ancak realite bu.

    evet ülkede genel olarak tasarruf oranı çok düşük ve çılgınca tüketen bir toplumuz. yoldan on kişi çevirsek en az altısı elindeki telefon için ya operatöre aylık taksit ya da bankaya kredi borcu ödüyor.

    herşeyden önce insanları teşvik etmek gerek. mesela kara yolu yapmak yerine öncelik gelişmiş bir demir yolu sistemi olsaydı insanlar bakkaldan peynir-ekmek alır gibi bankadan kredi çekip otomobil sahibi olmazdı.(örnek çoğaltılabilir.) tasarrufa yönlendirdikten sonra da makul sürelerde makul gelirler elde edebilecekleri yollar göstermek gerek. yol gösterilmediğinde yani tasarruflar sağlıklı bir şekilde ekonomiye dahil edilemediğinde, "yastık altında biriktirilen altınlar" sonucu ortaya çıkıyor.

    bireysel emeklilik sisteminde %25 devlet katkısı ancak uzun dönemde güzel bir teşvik haline dönüşüyor. bu da tabii ki çok cezbedici değil. zorunlu emeklilik ile bireysel emeklilik arasında bir seçim yaptırılıp ikisinden birine mecbursun deselerdi evet o zaman cezbedici olurdu. ancak şu an ki şartlarda; 60 yaşından sonra milyonlarım olsa ne olur?
    arnis

mesaj gönder