1. bundan neredeyse 5 ay önce 10 ekim 2015 tarihinde adı barış olan mitingde; evimden 2 kilometre uzakta patladı uzun zaman sonra ilk bomba. üç haneli rakamlarda ölü sayısı cumhuriyet tarihinin en kanlı eylemi olarak tarihe geçti. yerimde duramadım evde ama bir yere de gidemedim. gitmek isteyip de gidememek; tam bir felç haliydi her bakımdan. birtakım kişiler:

    “iyi oldu” dedi.

    “zaten ölen solculardı” dedi.

    “devlete “hayinlik” yapmak yerine işlerine güçlerine baksalardı” dedi.

    “terörist seviciler geberdi” dedi.

    “ankara merkez patlıyor herkes” dedi.

    “ istikrar” dedi.

    milli maçta saygı duruşunu ıslıkladı.

    yapmayın dedik. terörün dini yok, dili yok, ırkı yok dedik. ölümleri ayırmayın dedik. her yiten masum canın acısı içimiz yakar dedik. bu değirmene su taşıyan sorumluları affetmeyelim dedik. dinletemedik.

    17 şubat 2016’da bir bomba patladı. tek istedikleri günü bitirip evlerine gitmek olan sivil ama askeri bir kurumda çalışan personelin servis aracı hedef alındı. i·ş yerimden 300 metre evimden 3 kilometre ilerideydi. eve girer girmez sesini duydum. i·ş yerindeki en yakın arkadaşım 15 dakika önce bindiği servisle oradan geçmişti. bu sefer başka birtakım kişiler:

    “iyi oldu” dedi.

    “zaten ölen askeri personeldi” dedi.

    “devlet “haksızlık” ederse karşılığını görür” dedi.

    “yanan otobüsle ısındık” dedi.

    “ankara merkez patlıyor herkes” dedi.

    13 mart 2016’da bir bomba daha patladı ankara’da. evimin ve iş yerimin tam ortasında. kızılay’da. galatasaray dördüncü yıldızı taktığı gün kutlama yaptığım yerde. 14 mart günü geçeceğim yerde. her hafta en az bir kez geçmek zorunda olduğum yerde. i·lk kez sarhoş olduğumda üst geçitin ayağının oradaki dayıdan midye yediğim yerde. hayatım boyunca aşık olduğum tek kadına hayatımda ilk kez çiçek aldığım çiçekçilerin olduğu yerde. adı güvenpark olan yerde. bu defa birtakım kişiler bir şey diyemedi.

    ölümleri ayrıştırmaya alışanlar bu sefer ölen ve yaralanan onca insana dair kapsayıcı ve ötekileştirici bir profil sunamadılar. sınavdan çıkanı da vardı, işten çıkanı da. taksicisi de vardı, memuru da. çalışmak için orada olanı da vardı eğlenmek için olanı da. bu sefer ne hikmetse anladılar terörün bize karşı olduğunu. ama iş işten geçti artık.
    şimdi ben size ayrıştırıcı bir profil sunayım ölenlere dair.

    ölenlerin neredeyse hepsi garibandı. ankara’yı bilen biler zengin kesim kızılay’i avam bulur, arabalarını park edecek yer yoktur kızılay’da. üstelik kızılay’a gitmek için 2 lira yeter çoğunlukla. herkes gelir yani kızılay'a, "amele kaynar" kızılay onlara göre. o yüzden zorunda kalmadıkça uğramazlar kızılay’a.

    tunalı’ya giderler, bahçeli’ye giderler, çukurambar’a giderler, çayyolu’nda takılırlar. kızılay’a giden gençse öğrencidir ve umutlarından başka pek bir şeyi yoktur çoğunlukla. yaşını başını almışsa ya orada iş tutmaya uğraşıyordur ya da işinden evine otobüsle dönüyordur. çok da şaşmayacak bir şekilde güvenle söyleyebiliriz arkadaşım; oradaki adam garibandır ekseriyetle.

    i·hale zenginleri uğramaz pek oraya,

    siyasiler es kaza geçecek olursa yol kapatırlar,

    beyaz yakalılar ayağa düşmüş bulur kızılay’ı.

    olabildiğince en sıradan vatandaştır kızılay’daki.

    2 gün önce orada ölenler en sıradan haliyle vatandaştı arkadaşım. zırhlı araçları yoktu, çoğusunun özel araçları da. güvenecek bir dayıları yoktu orada burada; vergi verip sadakatle güvenecekleri devletten başka. o kadar ölümün hepsinin sade vatandaşa isabet etmesi tesadüf olabilir mi? garibandı işte orada ölenler.

    orada ölenler a noktasından b noktasına gitmek için otobüs kullanmak zorundaydılar. şimdi istikrarımızı güvenle götümüze sokabiliriz. artık ölü ayırmaktan zevk alanların bile diyecekleri bir şey yok.

    “terörle yaşamaya alışmalıyız” dedi patlamadan sonra canlının teki. annelere saygım sonsuz o yüzden birbirimizi kırmayalım selvi boylum.

mesaj gönder