1. bu konu hakkında yüzde elliyi aşağılamak dışında verimli tartışmalar yapılabileceğine inanıyorum. öncelikle tarihi süreç içinde demokratik olgunluğa ulaşamadığımızı, o aşamaları geçmediğimizi, erdoğan'ın da bu süreçlerden biri olduğuna inanıyorum. biz cumhuriyet, demokrasi uğruna değil vatanımızı kurtarmak için savaştık. bizde fransız ihtilali benzeri bir arayış toplumsal hareket olmadı. bunlar bize adeta ihsan edildi. bedelini ödemediğimiz için de kıymetini bilmiyoruz. lider, sultan özlemi çeken ciddi bir kesim var. bir üstün insan çıksın ve ülkeyi ileriye taşısın isteniyor. bu kalıplara da medya üzerindeki baskı ve propagandanın da yardımı ile en yakın kişi erdoğan gibi görünüyor. bence seçimlerin genel akıbeti bu düzlemde dönüyor türkiyede son yetmiş yıldır.

    türkiyede iktidarın yaptıkları ile avrupanın faşist hükümetlerinin vaktiyle yaptıkları örtüşüyor. almanlar gayet eğitimli, sayısız aydın, bilimadamı çıkarmış bir milletti ancak onlar dahi hitler terörüne teslim oldular. halkın bu seçimlerinin eğitim ile müthiş bir yakınlığı bulunmamakta. elbette almanyanın durumu itibarıyla önceki savaşın muktedirlerinin dayattığı ağır anlaşmalar, intikam arzusu vardı ancak bu zorlayıcı sebepler hep olacaktır. bizde de hükümet, sağ kesimin menderesi astınız, özalı zehirlediniz, erdoğanı yedirmeyiz hissiyatını da iyi kullandı. toplumun fay hatlarını tetikleyerek, ayrıştırarak konumunu tahkim etti.

    peki bu noktada ne olur dersek, millet olarak istiklalin, hürriyetin, cumhuriyetin kıymetini anlamamız gerekiyor. demokrasinin ana kavramlarının anlaşılması gerekiyor. hükümetten bu patlamalardan sonra dahi kimse hesap soramıyor, halbuki demokratik olgunluğun olduğu yerlerde bundan çok daha küçük hadiselerde kıyamet kopuyor. bu farkındalıklara avrupa büyük acılar ve yıkımlar sonucunda vardı, bizde böyle olmaz diye ümit ediyorum.

mesaj gönder