konstantinos kavafis

Kimdir?

1863 baharında iskenderiye'de doğdu. 1850 yılında mısır'a yerleşen istanbul-yeniköy kökenli pedros kavafis ile harikleya fotiyadi`nin dokuzuncu çocuğuydu. kavafis 7 yaşındayken babasını kaybetti (1870). babası arkasında eski sıhhatli günlerine nazaran pek bir şey bırakmadı. aile 2 yıl sonra 1872`de ingiltere`ye gitti. konstantinos, eğitimini burada sürdürdü. babadan kalan şirket 1876 bunalımı sonrasında, erkek kardeşlerin de tecrübesizliğinin etkisiyle batınca aile 1880 yılında iskenderiye`ye geri döndü. kavafis istanbul'da yaşadığı 1882-1885 yıllarında, bizans ve helen tarihini inceledi, demotiki olarak bilinen halk dilini burada tanıdı.

iskenderiye'ye döndükten sonra su işleri bakanlığı'nda uzun yıllar kâtiplik yapmış, iskenderiye borsası'nda simsar olarak çalışmıştır. ömrünün son yıllarında gırtlak kanserine yakalanan kavafis 29 nisan 1933'de iskenderiye'de yalnızlık içinde ölmüştür.

ilk şiirleri 1903'te yunanistan'da yayımlandı. bir yıl sonra 14 şiirden oluşan ilk kitabını çıkardı. 1907'de nea zoi (yeni hayat) adlı edebiyat dergisinin çevresinde toplanan genç sanatçılarla ilişki kurdu. 1910'da birinci kitabını 12 şiir ekleyerek yeniden yayımladı. 1911'den ölümüne dek şiirlerini dergilerde yayımlayan kavafis'in 154 şiiri toplu olarak 1935'te yayımlanabildi. bütün şiirleri 1963'te gün yüzü görebildi. en önemli şiirlerini 40 yaşından sonra yayımladığı için kendisini "yaşlılığın şairi" olarak nitelendirmiştir.

kavafis konularının çok büyük bir bölümünü tarihten almıştır. onun asıl ilgi alanı olan helenistik dönem ve bizans, bir kahramanlar çağı değil, karmakarışık olaylar, nedensiz gibi görülen savaşlar, uydu krallıklar, sürgün edilmiş kukla krallar, politik dalgalar, kıskanç, tutkulu sanatçılar çağıdır. doludizgin bir cinsellik bu örgünün dokusuna işlenmiştir.
  1. modern yunan ve avrupa şiirinin kurucularından biri.

    nobel ödüllü çok sevdiğim yorgo seferis gibi kavafis de türkiye kökenlidir. her ne kadar iskenderiye doğumlu olsa da babası istanbullu bir rum'dur. işte şu büyük şairleri görünce (en büyük şairimiz nazım hikmet de polonya kökenlidir), acaba diyorum şu zorunlu mübadele ve yabancılara karşı nefretimiz olmasa (1934 olayları, 6-7 eylül olayları vb), "türk'ün türk'ten başka dostu yoktur" gibi cümlelerle tüm dünyayı düşman bellemesek bundan daha mı kötü durumda olurduk? hiç sanmıyorum. kavafise dönecek olursak kendisi edgar allan poe ile aynı kaderi paylaşmıştır. şöyle ki ikisi de kendi vatanlarından ziyade avrupada değer görmüşlerdir. onun şiirleri tema açısında özgün toplum değerlerinden uzaktadır. kendisi eşcinsel olduğunu gizlememiş bunu şiirlerine de yansıtmıştır. ayrıca bence yalnızlığı en iyi ifade eden şiirlerden bir kısmı ona aittir. en ünlü şiirleri ithaka ,barbarları beklerken ve tabii ki kent adlı olağanüstü şiiridir. benim en sevdiğim şiirlerinden biri:

    duvarlar

    düşünmeden, acımadan, utanmadan
    kocaman yüksek duvarlar ördüler dört yanıma.

    ve şimdi oturuyorum böyle yoksun her umuttan.
    beynimi kemiriyor bu yazgı, hep bu var aklımda;

    oysa yapacak bunca şey vardı dışarda.
    ah, önceden farketmedim örülürken duvarlar.

    ama ne duvarcının gürültüsü, ne başka ses.
    sezdirmeden, beni dünyanın dışında bıraktılar.

mesaj gönder