1. bende tarçın sende ıhlamur kokusu
    yürürüz başkentin sokaklarında

    bir nehir şu tutuk konuşan cumartesi
    üstünde iki yonga: çarşamba, bir de cuma

    ayrılık lafları etme sevgilim
    önümüz temmuz önümüz ağustos nasıl olsa

    kolkola yürüyoruz tek tük öpüşüyoruz
    sonra ayrılıyoruz korkuyoruz da

    kimi zaman neden kalabalığın içinde duruyoruz da
    kimi zaman bir köşe arıyoruz en sapa

    işimiz mi yok, şu akay'a sapalım istersen
    istersen garson girelim ilkyazın gazinosuna

    börekçi! diye bağır istersen şurda
    kısmet çıkar -sanırım- emek'te oturan kıza

    abiler! abiler! diye bir şey satayım ben
    mendilim kalmamış kağıt peçete yok mu çantanda?

    üç peseta gibi bir paraya dondurma yemiştim
    madrid'te yemiştim, ve çatılardan kanguru akıyordu
    londra'da

    seversin mi beni, doğru söyle ama? - sigara?
    ne eflatun etin var, yanarca mı yanarca

    inan selimiye'nin minareleri gibisin
    her seferinde başka yoldan çıkılır nirvanaya.

mesaj gönder