1. şimdiye kadar ki tecrübelerimle cevaplamak gerekirse;uzun süreli kadın-erkek arkadaşlıklarında başlarda bu amaç güdülmesede kişilerin karşı tarafı birlikte geçirilen uzun süre zarfında çok daha yakından tanıması,arkadaşlık gereği onunla sevinip onunla üzülmesi,karşılıklı birbirinin fikirlerini önemsemesi,cinsel hormonlar,birbirlerine içlerine dökmesi ve birbirleri hakkında gerektiğinden fazla bilgi edinmeleri ve biribirleriyle bol vakit geçirmeleri sonucunda birisi karşı tarafa iyiden iyiye bağlandığını farkına varır fakat başlarda bunu kabullenmekte zorlanır ve bu bağlanmayı çok iyi arkadaş olduk diye yorumlar,kendini kandırır.bu durumu kendine itiraf ettikten sonra acaba o da benim gibi düşünüyor mu diye kendi kendini kesin cevabı olmayan sorular sormaya başlar.uzunca bir sürede bunu itiraf etmez,edemez çünkü karşısındaki insanı kaybetmek istemez ve ister istemez karşısındaki kişiye daha çok bağlanmaya,daha çok vakit geçirmeye,daha çok öpmeye,daha çok sarılmaya, daha çok gözlerinin içine bakmaya,onu daha çok mutlu etmeye çalışır.duygularını her ne kadar gizlemeye çalışsada başaramaz ve haliyle karşıdaki kişi odun olmadığı ve birbirlerini çok iyi tanıdıkları için hareketlerden kıllanır ama yok,olmaz,yapmaz öyle şey der.hatta bunu düşündüğü için kendini bile suçlar ama aklına girmiştir bir kere o andan sonraki her hareketinde acaba diye aklında bir soru işareti oluşur ama emin değildir kaybetmemek içinde korkar açıklamaktan.sonunda öyle bir an gelirki karşıdakini isteyen kişi dayanamaz açıklar veya cesaretliyse dudaklarına yapışır.eğer karşı tarafta ona karşı boş değilse çok güzel bi ilişkinin ilk adımları atılır... evet bu mutlu sondu.bu olayın birde benim yaşadığım kötü finali var.karşı tarafın itirafından sonra korkup ne yapacağını bilmeyip arkadaşlığı bitirirseniz seven taraf için daha büyük olmak üzere iki kişi için de büyük bir yıkım gerçekleşir.

mesaj gönder