gey


  1. sanırım iki yıl önceydi.

    tam final zamanı, kütüphaneden çıkıyoruz gecenin bir vakti. ben o aralar tekrar aşka düşmüşüm, bangır bangır içimdeki cıvıltıları seriyorum yanımdaki arkadaşıma. sanırım benim cıvıltılarımı onu canlandırmış olacak ki " sana bir sır verebilir miyim?" dedi. ve hemen ardından sevgilisi ile fotoğrafını gösterdi, iki erkek yan yana, iki erkek sarılmış, iki erkek gözleri parlayan. bi an duraksadım, hiç fark etmemiştim dedim sessizce, sadece benim duyabileceğim bir sesle. sonra ona sarıldım, çünkü dokunmak çok şeydi. hem mutlu hem de farklı hissediyordum, onun yakın arkadaşıydım nasıl fark etmemiştim nasıl hissettiğini.
    eve geçince biraz düşündüm cevabını bulamadım, sonra birkaç gün sonra insanların onun hakkında sorular sorulduğu bir ortamdaydım. herkesin onun gey olması ile bir fikri vardı. kendi kendime nasıl anlamış olabilirler diye düşündüm, ben niye fark etmedim diye tekrar sordum. sonra bir yerlerden cevap karşıma geldi, onun dış görünüşü ile ilgilenmiyormuşum. hissettikleri sevgiden bir farkı olmadığını bildiğim için fark etmemişim, benim hissettiğim gibi. o benim gibi, o bizim gibi.
    birkaç gün sonra, birkaç hafta sonra, birkaç ay sonra onun nasıl alaya alındığına şahit oldum, ve kulaklarımın bunu duyduğu gözlerimin gördüğü her iğneleyeci bakışta sesimi yükselttim. onun sessizliğine çığlık olmak için. ilk başlarda bana sır olarak verdiği şey, şimdi yeşerdi. tüm herkes biliyor, o mutlu, onun gibi birinin yanında olduğum için ben mutluyum. bazıları da mutlu, ama hâlâ bazıları mutsuz.
    bu mutsuzluk üzerine geldim bu başlığa ve bu yüzden burayı okuyan homofobiklere diyebileceğim şey: onun sözüyle, sevmenin sınırı yok.

mesaj gönder