1. bende yürürken kitap okuma alışkanlığına dönüşen eylemdir. sürükleyici bir kitap bulduğum zaman elimde taşımamın nedeni bu. sorun şu ki, sık sık yolumu kontrol etmemin hızlı okuma becerisini geliştirirken dikkat dağınıklığına da yol açtığını düşünmeye başladım.

    sanırım lisede merak saldığım dünya klasikleriyle ortaya çıktı bu durum. kısaltılmış romanlardan itinayla kaçıyordum. bana detaylar gerekliydi. karakterlerin duygularını tam olarak hissetmek, betimlemelerin yardımıyla yeni bir dünya yaratmak beni benden alıyordu o dönem. kitabın ilerleyen bölümlerinde nelerle karşılaşılacağını tahmin etme heyecanı sokağa taşmıştı (jules verne romanlarının önemli bir yeri vardı bu süreçte). sonuç olarak yaptığım okumaların beni kültürel anlamda birkaç yaş büyüttüğünü düşünmüşümdür hep.

    işin enteresan tarafı, üniversiteye başladığımda ironik bir şekilde kitaplardan uzaklaşıp kendimi yabancı dizilere kaptırdım, uzun süren bir aranın ardından tekrar normalleşiyorum sanırım.

    geçenlerde okuldan dönüyordum. eminönü'nde tramvaydan indikten sonra kitabımı okuyarak vapur iskelesine kadar geldim. ciddi bir kalabalık vardı. vapur beklerken arkamdan birinin "bak hala okuyor" dediğini işittim. aniden bir panik havası yükseldi bende, biri yine benimle dalga geçiyordu sanırım.

    derken anladım ki tramvaydan birlikte indiğimiz baba, oğluna beni örnek gösteriyormuş. o anda paniğin yerini tarif edilemez bir mutluluk aldı.

    kapılar açıldıktan sonra bir şey söylemeden vapura geçtim, ama gelecek sefer jules verne'i önereceğim.

mesaj gönder