1. kitap kutsiyeti kitaplara adeta kutsal bir nesneymiş gibi davranmak olarak açıklanabilir. peki bu gerekli midir? kitap kutsal bir şey midir? tabii ki hayır. bazı kutsal kitaplar dışındaki kitaplara bu muameleyi göstermek gerekir mi? tüm bunları düşünürken burada da özellikle kitabın sayfalarını kıvırmak başlığını okurken bu meselenin yalnızca benim meselem olmadığını gördüm. ve biraz zamanda yolculuk yapıp ortak bir hafızanın ürünü olduğu konusu üzerinde takıldım.

    bu, 'kitap üzerine bir şey yazılmaz, kitabın sayfaları kıvrılmaz, kitaba saygı gösterilmesi gerekir', ifadelerinin ilkokulda bize işlendiğii düşüncesine ulaştığımı söylemeliyim . zira bu sözleri tekrarlayan öğretmenler kitabın üzerine not bile almamızı neredeyse yasaklama boyutuna gelmişlerdi. hepsine hak veriyordum, bu kuralların dışına çıkamazdım.

    ta ki üniversite yıllarına kadar... kitabı adeta kutsal bir şeymiş gibi görüp, onu yere koymazdım, onun tozunu alırdım, sayfalarını asla kıvırmazdım, üzerine tek bir kelime yazmazdım, kapağını kırıştırmazdım, onu hiçbir insanla paylaşamazdım. kitaplığıma gül gibi bakardım. hepsini birer sanat eseri gibi seyrederdim. ne var ki bir gün bu kitabı eğer gönlümce kullanamayacaksam, üzerine kahve döküldü diye sinir krizleri geçirecek birine dönüşmüştüm çünkü, ne anlamı vardı onu yanımda taşımanın?kitabın yaşayan bir şey olduğuna inandım ve kalemi yavaşça elime alarak en sevdiğim kitap üzerinde (bkz: kara kitap) çalışmaya başladım. sevdiğim tüm kısımların altını çizdim, yanlarına notlar aldım, üzerine içtiğim şeylerden dökülmesine ses etmedim. yeni bir şey keşfetmiş gibi elime hangi kitabı aldıysam onu o kalıp düşüncemden kurtarıp özgür bıraktım.

    velhasılıkelam kitabı eğer dost bellediysek onu kalıplara sokmaya, bize vereceği güzelliği kısıtlamaya hiç gerek yok.

mesaj gönder