1. lisenin başından beri yaptığım eylem. bir çeşit hayat fragmanı.

    olgunlaşmadaki en büyük basamak. bir sürü insanın yaşam tarzını görmek, pay çıkarmak.

    beton ve dört duvar ile sarılı bir alanın ne denli pis olacağına şahit olmak, temizlik konusunda sert tutumlar geliştirmek.

    * macun ve fırçayı lavaboya götürmektense; diş macununu odadayken diş fırçasına sıkmak mesela. çünkü yurtlarda lavabonun mermerinin silindiği paspas, aynı zamanda alaturka tuvaletlerin içini de temizler. hem de aynı su ile! yurt harici mekanlarda da %90 eminim bu biçimde gelişiyor olaylar. dolayısıyla o macun o mermere konmayacak...

    * sürekli yemek yenen yerlerde, yemekten önce kaşığı çatalı ıslak mendil ile silmek mesela. çünkü yurt yemekhanelerinde çatal kaşık sayısı sınırlıdır, yarım saat önce yemeğini bitiren grubun kaşıkları, yağlı, 3 saattir orada duran, deterjanının gazı kaçmış bir leğene atılır; orada biraz bekletilir ve kurutulup geri konur. sonra da o çatal kaşık ile birileri yemek yer. benzeri mekanlarda da dinamikler aynıdır. çatal kaşık sayısı değişebilir.

    * umumi tuvaletlerde mümkün olduğunca hiçbir yere dokunmadan yürümek, hatta uçmak mesela. bu konunun örneklerine girmek bile istemiyorum. sağlığınız için, teşekkürler.

    bir şeyleri saklamayı öğrenmek (hatta bu konuda master yapmak), eşyaları nereye koyduğunu unutmamak vb.

    * lisedeyken saat 8'de yurdu terketme zorunluluğu vardı. bu yüzden herkes sabah saat 7'de ayakta olmak zorundaydı. sabah nöbetçi öğretmen odaya girer herkesi uyandırırdı bu yüzden. durum bu olunca, o bir saatlik uyku gerek ortadaki yasağı çiğneme isteği gerek üniversite sınavı yüzünden çok tatlı gelirdi.

    taktik şu idi: sabah öğretmenin "haydi kalkın develer" nidalarını duyunca herkes yatağın ayak tarafına saklanır. battaniyenin ucu da sanki yataktan kalkmışız kisvesi vermek için ileri doğru itilir, ucu kıvrılırdı. böylece yatakta birinin yattığı anlaşılmazdı (bunun için deseni aynı nevresim kullanmak bonus point kazandırır). sonra saat 9'da uyanıp yere en yakın konumdaki camdan aşağı demirlerden inebilirdik (ayağımı kırmışlığım var böyle).

    üniversitede yurtta kalmak o lisedeki hazzı vermiyor hiç. yine de idare ediyor. odaya girildiğinde cam, lavabo, prizlerin konumu, yatağın duvara dayalı olup olmaması gibi durumlar analiz edilmeli. mümkünse en az kişinin kaldığı oda tercih edilmeli.

    yine ilk gün, çalışma odasından kendine kapıya en uzak (bu önemli) masa seçilmeli, ilk 1 hafta orada günde 3 saat çalışılmalıdır. böylece o masa artık sizindir. bunun faydası da şu: kapıdan giren bir kişi ders çalışmak için girmiyor her zaman. kapıdan uzak masayı seçerek onun bize ulaşma olasılığını azaltıyoruz. böylece ders çalışırken odak noktamız kaymıyor.

    ha bir de; 20 kişi ile aynı yerde ders çalıştığınız için (zorunlu etüt saati, lise) kalabalık ve gürültülü ortamda nasıl ders çalışılır öğrenirsiniz. tercihim, arka fondan gürültülü bir müzik veya ses oynatılmasıdır. bu ses, gemi motoru olabilir, white noise olabilir, black metal olabilir.

    soru ve görüşleriniz için, cv'm yukarıda, mesaj kutum aşağıda.
    -lelouch, professional dormitory attender.

mesaj gönder