• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.00)
eraserhead - david lynch
eraserhead, david lynch'in 1977'de çektiği ilk uzun metrajlı filmidir. eleştirmenleri ve sinema seyircilerini ikiye bölmesine karşın bazılarınca kült film olarak görülmektedir.[1] 2004'te "kültürel, tarihî ya da estetik açıdan önemli" bulunarak kongre kütüphanesinde saklanmak üzere abd ulusal film arşivine seçildi.

1 peary, danny. cult movies, delta books, 1981. ısbn 0-517-20185-2
2 "national film registry" (ingilizce). en.wikipedia.org. erişim tarihi: 11 aralık 2009.
  1. tek kelimeyle kabus olarak özetlenebilecek film. filmin kötülüğünü anlatmaya çalışmıyorum bu ifadeyle, eğer kabus diye bir film türü olsaydı bu film o kategoriye girecekti.
    film boyunca sürekli bitse de gitsem diye baksam da, kimse beni izlemek için zorlamasa da izlemeye devam edişim, adeta kabuslardan bir türlü uyanamayışım gibiydi.

    sürekli bir uğultu, akıl almaz nesneler, tuhaf detaylar, tıpkı kabuslarımızdaki gibi, uyanınca anlamsız ama uyandıktan ve birine anlattıktan sonra o kadar da korkunç gelmeyen ama rüya içinde insanı dehşete düşüren garip haller... işte öyle bir şey.

    bu david lynch'in kabusu. ben çekseydim bu filmi, muhtemelen terk edilmiş bir umumi tuvalette ya da gece vakti bir okul tuvaletinde geçerdi, tuvalet ve lavabolar tıkanıp taşmış olurdu, her yer beyaz fayanslarla kaplı ve florasanların altında olurdu mekan. hatta the chaser'ı seyrettikten sonra şurası olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim:
    http://i.hizliresim.com/M9v4va.jpg

    çocukluğumdan beri nedendir bilmem, kâbuslarımda bunu görürürüm ve bir türlü etkisinden kurtulamam. lynch'in tuvaleti de bu korkunç mekan anlaşılan.

    ama şu bir gerçek ki bu filmi izledikten sonra nuri bilge ceylan'ın tüm filmlerini izler ve bir kere bile sıkıcıymış demem artık.
    bütün film boyunca gördüğüm en iğrenç şey bebeğin ağzıydı. 01:05'ten sonrası da kabus içre kabustu.

    ama özetle şunu söylemeliyim ki hayatımda izlediğim en ama en çirkin film. keşke orada bir marshall eriksen olsaydı ve şunu yapsaydı:
    marshall

    ayrıca filmde nejat uygur da oynamış.* resmen oynamış, ekran görüntüsünü alıp kime göstersem nejat uygur bu dedi:
    nejat
    bak şimdi ekşi'den bi yorum okudum, neremle güleceğimi şaşırdım:

    "kubrick usta'nın favori filmleri arasında olması nedeniyle hakkında saatlerce detaylı analiz okunmasını hak eden, alt metninin çok zengin olduğundan şüphe duymadığım bu filmin aslında benim açımdan sorunu da bu gibi. yani belki de benim okumama imkan vermeyecek kadar zengin bir alt metni olması. izlediğim diğer üç lynch filmine 100 üzerinden tam puan verirken, eraserhead için puanım, sırf beni içine çektiği o film noir atmosferi ve rüya havası nedeniyle 80. filmi araştırıp daha da anladıkça ve yeniden izledikçe değerlendirmemin değişeceğini umuyorum."

    ba ba ba, öğrenmiş eleman film noir olayını, bak bold yazdığım yerlere bak, anlayacakmış da konumlandıracakmış. bi de üstüne saatlerce detaylı analiz okuyacakmış... lan açık açık anlamadım diyorsun, anlamadıysan filmin neresine 80 veriyorsun? hayatımın 88 dakikasını bilinçli bi şekilde çalan film için bi de analiz okuyacakmışım. walter bishop sana bi lsd yapsın, kralını çekersin sen bu kafayla kardeş, hiç analize manalize girişme.

    bilinçaltından bi avuç çöp, bi daha da harcamam vaktimi böyle bir şeyle. çok para harcadığım zaman içimde doğan rahatsızlık hissi gibi bi şey var içimde. o değil, neden bazı sahneleri kardeşlerime de izletmek için çok heveslendim sonradan, onu da bilemiyorum. bu da filmin "çekiciliği"nden ileri geliyor olsa gerek.
    ama filmin tek bir sahnesi var, sanırım hayatımı özetliyor:
    eraserhead

mesaj gönder