1. keşke her sitenin böyle yazarları olsa deyip topu karşıya atayım.

    bengi dönüşün öncesinde tartışılması gereken daha elzem bir konu var. "yaşamın gerekliliği" bu konunun açılmasında bizzat nietzsche'nin yazgıyı kendilikte açıklamasının etkisi büyük. insanlığın soyunun tükenmemesi gerektiği konusuna nasıl varıldığını henüz açıklamış değiliz. insanın yaşamının bir nihai amacı, bir başlangıç sebebi ve bir gerekliliği açıklanabilmiş değil. nietzsche'nin nihilistlere takıklığı da buradan gelmiyor mu? daha psikolojik değerlendirme yapacak olursak en çok nihilistlere takık çünkü en çok onlara cevap veremiyor desem, biraz ayıp etmiş olurum ama aynı zamanda bir cevap da beklerim. evrim teorisi hem insanın hem de toplumun evrimini izah ederken yaşamın çok da matah bir olay olmadığını, olagelen bir zincirden ibaret olduğunu ve derininde aslında çok da gerekli olmadığını açıklamış olmadı mı? dahası rastlantısallığı kabul etmek tam da bu iken biz nasıl oluyor da yazgıyı kendilikten doğuruyoruz. yaşamımızı en üst noktaya taşıyıp sonsuza kadar aynı yazgıya talip oluyoruz ve bunu üstüninsan olmakla tanımlayıp sonrasında fani dünyadan göçüp gidiyoruz. tuhaf geldi şimdi bu bana. bu yüzden panteizm ya da panenteizm dediğimizde hiç olmazsa bir bütünün deviniminde savruluyoruz demek daha rastlantısallığı evetlemek olmuyor mu?

    özgürleşmek tanrı kaderciliğinden kurtulmak, hayatını en üst seviyeye taşımak, aydınlanmak ise geriye kalan insanın sırtına yapışmış bir hayat olabilir. peki büyük balık küçük balığı yutar mottosuyla yuvarlanan dünyada güç istenci dediğimiz şeyin temeli doğrudan evrim diyebilir miyiz.

    "ben nerede canlı bir şey bulduysam, orada güce yönelik iradeyi gördüm." gördün çünkü amaçsızca bir hayatta kalmak sisteminde yaşıyoruz. durup düşündüğünde bizim taş ben isteyerek, irademle düşüyorum mu der yoksa ben neden düşüyorum amacım ne mi der? konuyu sadece kendi isteğimle mi düşüyorum yoksa tanrı mı beni düşürüyor, kaderim mi bu benim" noktasında değerlendirmemek gerektiğine inanıyorum. neden düşüyorum, nereden düşüyorum, nereye düşüyorum gibi soruları da soracaktır. evrenin nasıl olduğunu bilimsel olarak açıklasak bile oturup neden olduğunu açıklayacak bir zihnimiz yok.

    merak ettiğim şey bunca hiçliğin ortasından bir üstüninsan çıkarmak hayal değil de nedir? bu bakımdan schopehauer'ın ağrı kesici uyuşturmasını nietzsche'nin ayakta ameliyatına tercih ederim. nihilizmi aşmaya, geçmeye çalışmak nasıl bir manyaklıktır, ötenin ötesi nedir?
    abi

mesaj gönder