1. efendim spinoza, ibn haldun ve niceleri derler ki, filozoflar siyasetten anlamaz.

    spinoza'ya göre filozoflar, insanları oldukları gibi değil de, olmaları gerektiği gibi tahayyül edecekleri için, siyaset yapamazlar. siyaset olması gerekene göre değil, olana göre yapılır. günümüzde siyaset bilimi gibi teorik dersleri okuyan insanlardan çok, siyaseti yaşayarak, koşturarak öğrenen insanların siyasette bir yerlere gelmesi buna örnek gösterilebilir.

    şu an türkiye'nin başında olduğunuzu düşünün, danışmanınız olarak bir filozofu veya siyaset alanında çok çok tecrübeli birini seçebilirsiniz. ibn haldun der ki siyasette danışacağınız kişi olarak ikisini de seçmeyiniz. bir filozof teorik olarak gerçekten o kadar uzaklaşmıştır ki, sizi başarıya götürecek şeyler söyleyemeyecektir. çok çok tecrübeli arkadaş da yalnız da tecrübesine dayanarak size bir şeyler söyleyecektir. halbuki içinde bulunulan şartlar her zaman tikeldir ve daha önceki tecrübelerle karşılaştırılamaz. mesela kazanova'nın 4000 kadınla yattığı bilinmektedir. ama kazanova kadını anlatamaz bize. çünkü kıyas yapar, şu kadında şöyleydi ama bu kadın da böyleydi gibilerinden. bu da tümel kavram üzerine bir fikir üretmesini engeller. çünkü örnek uzayı kısıtlıdır.

    peki kime güvenmeli? ibn haldun, kendini bilen, kemalini bilen halka güvenmeli der. kıyas yapmaz, sorgulamaz, teorik düşünmez. olan neyse onu söyler. o yüzden siyasetçiler daha çok halkın içinden çıkar, ve yine halkı daha çok dinleyen iktidara gelir.

    siyaset olması gerekene göre değil, olana göre hareket edilen bir dünyadır.
    bir örnek de davutoğlu ve erdoğan üzerinden vermek gerekirse, mal varlıklarının açıklanması yasa tasarısı buna örnek verilebilir. davutoğlu akademisyen kafasıyla olması gerekeni yapmak istemiştir, ama erdoğan bir siyasetçi olarak onu engellemiştir.

    edit: bence anlaşmazlığın sebebi siyaset kelimesini sanırım farklı anlamamız, anlamlandırmamız. devlet diye kitap yazmış olmak aslında tam da benim savunduğum teze argüman olacak bir şey. spinoza der ki, kuramın eylemden en uzak olduğu bilim siyasettir ve devleti yönetmek için en kötü yol kuramdır.
    filozofların fikirleri tabi ki uzun vadede dünyaya yön vermiştir, verecektir. ama bunların hiç siyasette kullanıldığını duydunuz mu? kullanıldıysa da başarıya ulaşmış mı? kalıcı olabilmiş mi?
    mesela demokrasi bir vaat olarak kullanılmış mıdır? yoksa filozofların aydınlattığı bir toplum mu demokrasi istemiştir? demokrasi türkiye'ye nasıl gelmiştir mesela?

    atatürk bir siyasetçi midir? çok partili döneme kadar bu ülkede siyaset yapılmış mıdır? ve daha ilk seçimlerde ne tür bir siyaset uygulayan parti başa geçmiştir?
    serin

mesaj gönder