1. birinci sınıfın son zamanlarıydı, 23 nisan kutlamaları yaklaşıyordu. sınıfça ateş böceği dansı yapacaktık, hoca çiftleri seçiyordu. tabi o zamanlar sınıfın en güzel kızından hoşlanıyorum; dilara. o da bana karşı boş değil. kantinden kendime çikolata alırken ona da alıyorum ama vermeye utanıyorum. kendime aldığımı yerken diğerini onun yanında düşürüyor sonra da "aaaa bu düştü, dilara bunu sen ye." diyorum malca. o da kabul ediyor her seferinde. sınıfça dansa davet oynarken her seferinde çift olmayı ilk olarak ona teklif ediyorum, o da kabul ediyor her daim. bana karşı boş değil biliyorum. neyse, 23 nisan kutlamaları yaklaşıyor ve ateş böceği dansı için çiftler seçiliyor. hoca diları'yı çağırıyor: "kiminle çift olmak istersin?" dilara tek seferde cevap veriyor: "asilbirkullanici." içimde kelebekler uçuşuyor, mal mal bağıra bağıra gülüyorum, arkadaşlarım da arkadan mal mal oooooovvvv diye bağırıyor. biri hariç; ersin. sınıfın gerizekalısı, sıska, salak bir şey, aynı zamanda da benim gibi dilara'ya aşık. pis pis bakıyor şerefsiz, büyük bir hınç var gözlerinde. neyse hoca tamam diyerekten dilara ve beni çift olarak seçiyor. 23 nisan'a çok az kalmış bir an önce provalara başlıyoruz. ersin köpeği de kıskana kıskana bizi izliyor. bir gündü, iki gündü, üç gündü derken ben artık dayanamıyorum. tamam dilara'ya çocukça bir aşk besliyorum ama daha büyük bir aşkım var; futbol. provaları ekiyorum ve arkadaşlarımla futbol maçı yapıyoruz. tabi hoca buna son derece kızıyor ve benim yerime ersin denilen şerefsizi seçiyor ve dilara ile o çift oluyor. bunu duyar duymaz başımdan aşağı kaynar sular dökülüyor, kendimi parçalayacağım. aynı zamanda dilara da çok mutsuz: "ben seninle ateş böceği dansı yapmak istiyorum." diyor. kendimi tutamıyorum ersin şerefsizini tuvalette kıstırıyorum: "hocaya ben ateş böceği dansı yapmayacağım diyeceksin, dilara'nın da peşini bırakacaksın" diyerek tehdit ediyorum. öküzvari vücudumdan korkuyor ama yine de pes etmiyor. ben de vücudumun öküzvariliğini de kullanarak en sonunda bir güzel dövüyorum. "ateş böceği dansı yapmayacağım, dilara'nın da peşini bırakacağım" diyor. ertesi gün okula geliyorum, hoca beni müdürün odasına götürüyor, babamı okula çağırıyorlar; şerefsiz ersin beni şikayet etmiş. babam geliyor, müdürden özür diliyor. "oğlumuz normalde böyle kaba, zorba bir çocuk değil, affedin." falan diyor. ceza almadan yırtıyorum. eve gidince babamdan bir güzel dayak yiyorum: "öküz gibi çocuksun, ufak tefek bir çocuğu mu korkutamadın?" sonra ne mi oluyor? 23 nisan kutlamalarında dilara, ersin ile ateş böceği dansı yapıyor ve ben de üzüle üzüle onları izliyorum. şimdi ise düşündüğüm zaman, keşke provaları ekip maça kaçmasaydım diyorum. dilara ile ateş böceği dansı yapamamak hala içimde bir ukdedir. futbolla da şuan aram pek iyi değil; topa sağ vuruyorum, sola gidiyor. ersin şerefsizi de geçen yıllarda face'de; 23 nisan, 19 mayıs kutlamalarında kızları açık saçık giyindiriyorlar, ayıptır, günahtır, yasaklanmalıdır tarzı bir şey paylaşmıştı. o yazıyı okuyunca onu bir daha dövmek istedim, dövemedim. o da hala içimde bir ukdedir.

mesaj gönder