1. assassin's creed'in temeli asıl olarak haşhaşilerle tapınakçılar arasındaki çatışmalara dayanır. tapınakçıların tarihi haşhaşilerden daha eskiye dayanır, haşhaşiler ise malumunuz olduğu üzere hasan sabbah tarafından atılmıştır. oyunun konusuna göre haşhaşi tarikatı kuruldukları günden itibaren tapınakçıların dünyayı kontrol etme arzusunun hayat bulmaması için çalışmışlar, dünyanın dört bir yanında tapınakçılara suikastler düzenlemiş, perde arkasında dünya dengelerini değiştirmişlerdir.

    oyuna rönesans dönemi italya'sında başlarız, ilerleyen oyunlarda da biraz ileri biraz geri giderek hikayenin ayrıntılarını öğreniriz. assassin's creed denince akla gelen karakter ezio auditore da firenze'dir (ikinci oyun ile tanışırız kendisiyle) yani firenzeli ezio. (bir nevi tellioğlularından lütfü) bu arkadaşımızın babası da assassin tarikatının üyelerindendir ve başına bişiler geldikten sonra oğlu da bu işin içine girer gerekli eğitimleri alır ardından o da tarikatın sağlam üyelerinden birisi olur, tapınakçıların korkulu rüyası haline gelir.^:edit^

    tabi iş sadece belli bir döneme sıkıştırılıp bırakılmamış, 2. yy'ın başından kesitler de oyun serisi içinde karşımıza koyulmuş, orta doğu'daki haşhaşilerin yaşadıkları, bu gizli tarikatı nasıl sürdürdükleri, bu sırada yaşadıkları da oyuncuya anlatılmıştır. ezio'dan öncesine baktığımızda da karşımıza mentorların mentoru altar ibn-la'ahad çıkar. ingilizce deyişler altair. o da oyunumuzun temel karakteridir. ezio'nun onunla genetik bağlantıları vardır ve zaten oyunun en dibinde yatan olay da budur. ezio da daha sonra italya'nın mentor'u olacak, altair ile olan bağlarını açığa çıkarmak için onun topraklarına gidecek, bu sırada bu assassin ailesinin marco polo'lar vb. türlü eşraf ile bağlantıları ortaya çıkacak ve en sonunda altair'in de naaşına ulaşarak, ezio onun yerini huşu içinde alacaktır.

    modern zamanlarda tapınakçılar, assassin tarikatını yok etmek amacıyla bir program başlatırlar. bu programdaki amaç, assassin olduğundan şüphelendikleri insanların genetik yapılanması aracılığıyla tarikatın sırlarını öğrenmek ve tarikatı çökertmek, böylece tapınakçıların dünya hakimiyeti önündeki en büyük engeli ortadan kaldırmaktır.

    serinin ilerleyen oyunlarında iş rönesans avrupasından çıkmış, amerika'nın kolonileştirilmesi zamanlarına taşınmıştır. iç savaş da işlenmiş, assassin tarikatımızın ingiliz, fransız, ispanyol kolonicilere karşı savaştığı da gözlemlenmiştir. dediğim gibi dünyanın her bir tarafından bu tapınakçılara karşı savaş vermektedirler. son olarak da oyunumuz fransız devrimi günlerine taşınmış, devrimin patlak verdiği ortam oldukça güzel bir şekilde yansıtılmıştır. bakalı ucu nereye kadar gidecek daha hikayenin.

    genel olarak bir bakış açısına geçersek yine, oyunun tarihi bağlamı bu tarz başka oyunlarda olmadığı kadar düzgündür. tarihi gerçekliklere ellerinden geldiklerince uymaya çalışmışlardır, ki serinin istanbulda geçen oyununda da bununla karşılaşabiliriz. tabii ki tarihi açıdan bazı eksiklikler bulunmaktadır ancak bunlar oyunun genel atmosferi içinde tolore edilebilecek düzeydedir. oyunun ortam modellemeleri oldukça iyidir. serinin italya'da geçen oyunlarını defalarca oynayan arkadaşlarımdan birisi, italya'ya gezmeye gidince yabancılık çekmediğini dahi söylemiştir.

    böyle bir efsane oyunu iki paragrafta ayrıntısı ile anlatmak imaknsızdır ancak sözlerime son verirken, sizlere oyunun içinden iki adet cümle aktarmak istiyorum, ki bunlar serinin mottoları sayılabilirler;

    ilki; "nothing is true everything is permitted"
    ("eşe-i vâkâ ûm'mutlak, el-kûllün mumkin")

    ikincisi ise; "requiescat in pace" (rest in peace)

    altair ve ezio'ya sevgilerle.

    edit: yanlış hatırlamışım, ezio ve ailesi medici ailesinin en kadim dostlarındandır. düzeltme için muellif'e teşekkürler.

mesaj gönder