1. geçen zor ve karanlık zaman diliminden sonra anlatmaya, söylemeye çalıştıklarını - yargılamadan, objektif olarak - anlamaya, takip etmeye çalışıyorum; ve hatta demeçlerinin özünde haklılık payı taşıdığını da savunurum, ama kullandığı kabadayıesk üslup, seçtiği sözcükler, konuştuklarını boş hale getirmekle birlikte, itibarını da zedeliyor. özellikle beşiktaş için böylesine kritik ve gergin dönemde duygularını dışavurmaktan sakınmalı, olabildiğine soğukkanlı davranması gerekiyor zannımca. çok basit nedenlerle gaza gelmesi, ve eleştirel olarak öncelliği kendi taraftarına yöneltmesi kötü günlerde başını çok ağrıtır, haberi olsun...
    pek tabii ki stad yapımındaki emeği göz ardı edilemez, fakat ister medya da, isterse de reel yaşamda yaptığına bu kadar abartıya kaçacak düzeyde methiyeler düzülmesine anlam veremiyorum. o koltukta oturmak, beşiktaşın başkanı olmanın bir parçasıdır yaptığı. başkan sadece transfer politikasıyla ilgilenmez, takımın gelir ve giderlerine göre eylemler gerçekleştirmez, gerekiyorsa stad yapmak da görevidir ve bu görevin altından iyi kötü (aslında iyi) çıkabilmiştir. tabii ki yaptıklarının egosal bir getirimi olacaktır; ancak biraz dışarıya yönelik, kendi (sahibi değil) başkanı olduğu kulübe veya taraftarına değil.
    beşiktaş taraftarının karakterini elimin içi gibi ezbere bilirim. kendi kendimizin düşmanı olduğumuzu, stadlarda kendi taraftarlarımızı dövdüğümüzü, beşiktaş çarşıdaki kutlamalar zamanı çıkan barzo kavgalar vs. bunlar yıllar yılı beşiktaşın parçalarına dönüşmüştür ve sayın orman anladığım kadarıyla bu "fazlalıkları" beşiktaştan uzaklaştırmak istiyor. ama unutmamalı ki, bunlar beşiktaş"ın iyi günleri, kötü günde bu takımı bırakılmıyor, ama faturası yönetime çıktığı eski hikayedir. yani şu anda yanında heykel gibi duranların, fikret ormanı beşiktaş peygamberi sayanlar, kaçacak olası sezon sonu şampiyonluğundan sonra görelim. gömerler adamı. yemediğiniz küfür kalmaz. ulan bu taraftarın "ahmet dursun, seba gitsin" demişliği "yeter yıldırım demirörenciliği" vardır; orman bir stad yaptı diye mi peygamberleşecek? zaman geçtikçe beşiktaş taraftarı çok hassaslaştı. insanlar artık şampiyonluk istiyor; tinerci, şerefli üçüncülük gibi laflardan gına geldi. ha, benim için şampiyonluk önemli değildir, bunu da her defasında savunurum. beşiktaş şampiyon olmasın zaten, beşiktaş bir futbol takımını aşan bir meseledir; benim için şampiyonluğu eksik kalsın. çünkü beşiktaş taraftarı bilir ki, arabesk olsa bile, bu takım kaybettikçe takıma olan inanç daha çok pekişiyor. ne var ki fenerlisine de, cimbomlusuna da saygı duyarım ama, her zaman dediğim şey vardır: türkiye"de fenerli, galatasaraylı olmak çok kolaydır, beşiktaşlı olmak ve öyle kalabilmek bir beceridir. bunu söylerken de diğer rakiplerimizi küçümsediğim düşünülmesin, anlayan özünde ne söylemeye çalıştığımı zaten anlamıştır.
    ama fikret orman bu algıyı da yok etmeye çalışıyor. bırak kalsın fikret başkan, bu algı bir gecede oluşmadı ki, onu bir gecede değiştiresin. saray takımı değildir beşiktaş; soylu takım yakıştırması yapabilirdin, ama saray değil. bu ülkede ancak sarayın soytarısı olursun, beşiktaşın böyle duruşu, felsefesi olamaz. diğer taraftan eziklik tanımlamasına gelirsek eğer, yine az önce belirttiğim bir diğer "tinerci" "ezik" tanımlamalarını yıkmak istemiş. "bizden korkacaksınız!" "titreyeceksiniz!" vb minvale çıkıyor bu kapı; ne gerek vardı? ben başımı yere eğik eve gittiğim günleri severim mesela. olur böyle şeyler beşiktaş"ta. bırakınız ezik, tinerci desinler başkan, bunlar taraftar atışmalarının "güzel" yanları; sen özünde bundan çekindiğini ne diye belli ediyorsun? locandan mağlubiyetlerin acısı belki villalarda ağlamaya benzer ama, kapalıda ki mağlubiyet açısı beste söylemektir.
    korkuların ve çekingenliklerin var başkan. değmez, sen yoluna devam et, benim için biliç"i gönderip, şampiyonluk sevdanı dışavurduğunda gözden düşmüştün, ama bir çok taraftar ve benim gibi taraftarlar da sana saygı duyuyor. taraftarınla lütfen çatışma. yaptığın arena gitmen adına inler, rüyaların karışır, değmez. sen tapelerde küfür yediğinde şu an kızılderili atasözüyle karikatürüze etmeye çalıştığın taraftar arkandaydı; bazı şeyler unutulmaz azizim.

    ha bir de bazı taraftarlara "kahvenizi evden yudumlayın" demişsin. çarşı"ya gönderme olarak algıladım; evet çarşı"nın hataları camiayayı sıktı, akıllanmaları gerekir; ama zaten uyguladığın - bir nebze de haklı - bilet fiyatları için zaten bir çoğumuz kahvemizi evlerimizde yudumlayacağız. stat taraftarı da pek moda oldu ya, olur öyle.

    saygılar, sevgiler.

mesaj gönder