1. kendi kendine özgüvenini düşüren, olumlu şeyleri değil olumsuz şeyleri görmeyi seven insan.

    şanssız olmak diye bir şey yoktur; şanssız olduğunu sanmak, bardağın boş tarafını görmek vardır.

    her insanın hayatında iyi ve kötü şeyler olur. bazı insanlar iyi şeyleri kendi emeğiyle , kötü şeylerin şanssızlığından olduğunu düşünür bazılarıysa iyi şeylerin şanstan, kötü şeylerin kendi hatalarından olduğunu düşünür. dolayısıyla şanslı veya şanssız olmak diye bir şey yoktur, bu tamamen insanın algısıyla ilgilidir.
  2. çirkin aptal ve şanssız olan x veya y kişisi silkelenip kendine gelmelidir. gerekirse kendine şöyle sağlamından iki şamar yapıştırması gereklidir. o da işe yaramazsa kapının önünde durup kafasını uzatarak kapının açılmasını beklemelidir. (bkz: eşhedü enla) . sonunda zaten aklı başına gelip, belki başından fırlayabilirde bir fikrim yok, kendinin bir mucize olduğunu anlamalıdır. 15 milyon sperm geçtin be sen allahın çocuğu sen, sen harikasın demelidir kendi kendine. bu kısımda şizofreni baş gösterebilir, fazla ileri gitmeyiniz. bu evreden sonra kendisini sevmeyi öğrenmelidir. başkası kendisini sevmiyosa başkasında suç aramamalıdır. ben kendimi sevmiyorum ki neden başkasından sevgi bekleyeyim demelidir. ve silkelenip kendine geldikten sonra veya hastanelik olduktan sonra kendisiyle barışık yaşamalıdır.
  3. bunların yanı sıra beş parasızsak intihar için bundan daha iyi zamanlama olamaz heralde.
  4. şanssız olma kısmına takıldığım durum. çirkin ve aptal olmak belki nitelendirilmesi daha kolay ama şanssızlığın öyle olduğunu düşünmüyorum. estetik operasyonları bir kenara bırakırsak, dün çirkindin, bugün çirkinsin yarında çirkin olacaksın. kabul. ama dün şanssızdın, bugün şanssızsın peki ya yarın? yarın da şanssız olacağının bir garantisi var mı? işte hayat bu yüzden yaşamaya değer. her an her şey değişebilir. her gün belki de milyarlarca ihtimal olasılık sen farkında olmadan seni teğet geçip duruyor. yarın sana isabet etmeyeceğini söylemek mümkün değil. kısacası iyi şanslar diliyorum.