1. kelimelerle ifade edilince eksik kalan olay. doğrudan aktarmak olabilse dünya başka bir yer olurdu.
    abi
  2. camus düşünmenin için için kemirilmek olduğunu söyler.
    "bir gün bana, beş yıl önce kızını yitiren bir bina yöneticisinden sözettiler, adamın o zamandan beri çok değiştiğini, bu olayın onu için için kemirdiğini söylediler. için için kemirmekten daha uygun bir sözcük bulunamazdı. düşünmeye başlamak için için kemirilmeye başlamaktır."
    albert camus- saçma ve intihar
  3. düşüncelerin tamamını kelimelere dökmek mümkün değil diye düşünüyorum. burada ilk etken dil hakimiyeti ya da kelimelerin bazen kifayetsizliği gibi görülebilir. ama bir diğer etken de bilinçaltındaki, topluma ait olma güdüsü. yalnızca düşüncelerini ifade etmekteki korkudan bahsetmiyorum. bunu yapabilirsiniz ama anlamak, kabul etmek istemeyenlerin aidiyet güdüsü, düşünceleriniz onlara geçmesini engelleyen çok büyük bir etken.

    sanırım birbirimizin düşüncelerini okuyabilme yetimiz olsaydı muhtemelen bir nefret toplumu olurduk. çünkü o zaman bizim gibi düşünmeyenlerin bulunuyor olma ihtimali yüzümüze çarpılmış olurdu.

    esasen ben bunu tercih edebilirim. dilde karşındakinin anlayabildiği kadar durumu vardır ya hani. bunu herkes sık yaşıyordur. insanların çoğunda yanlış anlamakdan ziyade anlamak istememe durumu var. söylediğiniz o kadar anlamasız geliyor ki bazen böyle düşünüyor olamaz diye hissediyorlar herhalde. işte bunun temelinde kendinden olmayanı dışlama, onunla temasta bulunmaya dahi tahammül edememe hususları yatıyor olabilir. kabul, ben de zaman zaman onlardan biriyim.

    ama esas garip olan bir kesimin gerçekten dünya üzerinde kendisinden farklı birilerinin olduğuna inanmıyor oluşu.
    one
  4. usulünü bildikten sonra düşünmek de kolay. etraflıca bakmaya bakar. kimi kafamı bile çevirmem. sürek zaman düşünmenin lüzumu yok.

    "kafamı bile çevirmem tek tüy için ey rahman
    sırat köprüsünden geçebilecek tek rap bu mudur? "
  5. evrimin verdiği en önemli özellik.
  6. dilden kurtulması gerekiyor. ya da evvela dilden kurtulması gerekiyor. dil önce değil sonra olmalı. dil, oluşturan değil peydah olansa buna "düşünmek", yok eğer inşa edense buna "sanrı" diyebiliriz.

    not: dayanağım yok. "çünkü şundan dolayı" da diyemiyorum. çünkü bence öyle.
    yok
  7. aslında konuşmaktan bir farkı yok. sadece sesiniz çıkmıyor. içten konuşmak. o yüzden dil dünyası ne kadar geniş olursa düşünce dünyası da o kadar genişler.

    buradan yola çıkarsak konuştuğunuz dili iyi bilmek faydalıdır. gerekirse bilmediğiniz dilleri de öğrenmeye çalışın ki düşünce dünyanız genişlesin.
  8. düşündüklerinizi konuşursanız düşüncelerinizi kendinizden soyutlayıp, onlara yabancılaşıp onları daha iyi tartabilirsiniz.
  9. öyleyse var olmak. aslında düşünüyorum demek ki varım cümlenin anlamını daha iyi veriyormuş.
  10. benim icin bir hastaliktir kendisi