-
hak edene okunması gereken bir şiirdir efendim. buyurunuz...
"ikimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
şu aranıp duran korkak ellerimi tut
bu evleri atla bu evleri de bunları da
göğe bakalım
falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
inecek var deriz otobüs durur ineriz
bu karanlık böyle iyi aferin tanrıya
herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
beni bırak göğe bakalım
senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
seni aldım bu sunturlu yere getirdim
sayısız penceren vardı bir bir kapattım
bana dönesin diye bir bir kapattım
şimdi otobüs gelir biner gideriz
dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
bir ellerin bir ellerim yeter belleyelim yetsin
seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
durma kendini hatırlat
durma göğe bakalım"
turgut uyar -
"ben
senden önce ölmek isterim.
gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
ben zannetmiyorum bunu.
iyisi mi, beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin...
fedakârlığımı anlıyorsun:
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
ve orda beraber yaşarız
külümün içinde külün,
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar...
ama biz
o zamana kadar
o kadar
karışacağız
ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek.
toprağa beraber dalacağız.
ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak:
biri sen
biri de ben.
ben
daha ölümü düşünmüyorum.
ben daha bir çocuk doğuracağım.
hayat taşıyor içimden.
kaynıyor kanım.
yaşayacağım, ama çok, pek çok,
ama sen de beraber.
ama ölüm de korkutmuyor beni.
yalnız pek sevimsiz buluyorum
bizim cenaze şeklini.
ben ölünceye kadar da
bu düzelir herhalde.
hapisten çıkmak ihtimalin var mı bu günlerde?
içimden bir şey:
belki diyor. "
nazım hikmet ran -
"bir cumartesi öğleden sonrası gibi sevmeli
evde olmanın ve olacak olmanın huzuru gibi
pazar günü nankördür biraz sanki
serin bir yaz akşamı gibi olmalı
her yer olanca güzelliğiyle karşındayken
hafiften de bir rüzgar eser ki sorma
bir şarkı gibi söylemeli ismini
duyanlar bir daha duymak istemeli
tekrar tekrar kalabalıklara haykırmalı
bazen de evde tek başına
sessizce kendi kendine
en tatlısı da o
yanında olmadan tutabilmeliyim elini
avcumun içinde hissedersem sıcaklığını
ne saatler önemli ne yıllar
ne de şu yürümeyle bitmeyen kilometreler
uzak tutmalıyım senden her şeyi
üşürsen eğer bir gece vakti yürürken
aklına beni getir sadece o yeter
sarıldığımı düşün sana o küçücük omuzlarından
bir daha hiç sana soğuk değdirtmeyecek gibi
koklamalıyım o güzel kokunu
saçlarını düşünmeliyim en güzel çiçeklerde
ufak bir mendile sarıp versen bir tutamını
çok mu şey istiyorum bilmiyorum
heyecanlanıp unutmaktan korkuyorum hepsi bu
yaşamalıyım o gözlerini
anlatmaya çalışırım ama birkaç dille belki
görmek yeterli değil anlamak için
diğerleri gibi değil pek
tek amaçları bunların mutlu etmek gibi"
jimi