1. "yalvararak, onurumu ayaklar altına alarak elde etmeye çalıştığım dostluk ve güven yalnızca bir köpeğe,necker'e değil, her hayvana, her yağmur damlasına, leo'nun bastığı her toprak parçasına sunuluyor, leo sürekli kendini adıyor gibiydi. sanki çevresiyle hiç durmadan akan,coşkuyla kabaran bir ilişki ve birlik içindeydi. sanki her şeyi tanıyor, herkes tarafından tanınıyor ve seviliyordu. yalnızca benimle, onu o kadar çok seven ve o kadar ihtiyacı olan benimle arasında bir köprü yoktu. bir tek beni dışlıyordu, bana yabancı ve soğuk gözlerle bakıyor, kalbini açmıyordu. beni belleğinden silmişti."

    (bkz: doğu yolculuğu-herman hesse)
  2. "eğer ezel ve ebedin bir mevsimi varsa, yaz ortaları olsa gerek. sonbahar, kış, ilkbahar hep değişim, hep bir geçiş ama yıl,yazın zirvesinde hareketsiz kalıyor. anın geçip gittiğini biliyorsunuz ama geçerken bile insanın gönlü biliyor ki hiçbir şey değişmiyor."

    bu hangi kitaptan hatırlamıyorum. bir yere yazmışım. ama hislerime tercüman olmuştu. kimisi için yaz keyifli gelir ama bence yaz çok hüzünlü, sarı renk çok hüzünlü.