• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (9.20)
saatleri ayarlama enstitüsü - ahmet hamdi tanpınar
ahmet hamdi tanpınar'ın şiiri sembolist bir ifade üzerine kurulmuştur. aynı anlatım tarzı romanlarına da zaman zaman sirayet eder. "saatleri ayarlama ensitüsü" toplumumuzun bu değişme süreci içindeki durumunu, fertten yola çıkarak topluma varan bir teknikle anlatıyor. (kitap bilgileri idefix'den alınmıştır.)


  1. okumaya başladığım ama bir türlü ilerleyemediğim eser. kitap ve konu hakkında söz söylemek bana düşmez ancak sıkıntı sanırım benim cahilliğimde. anlamını bilmediğim kelimelerin ara sıra da olsa çıkması ve görece ağır dil yüzünden tıkanıyorum, devam etmeye çalışcam, bakalım.
  2. "..ben aşktan daima kaçtım. hiç sevmedim. belki bir eksiğim oldu. fakat rahatım. aşkın kötü tarafı insanlara verdiği zevki eninde sonunda ödetmesidir. şu veya bu şekilde... fakat daima ödersiniz... hiçbir şey olmasa, bir insanın hayatına lüzumundan fazla girersiniz ki bundan daha korkunç bir şey olamaz.."
  3. meb in aday öğretmenler için çıkardığı okuma listesindeki 3-5 romandan biriydi
    genelde eğitim kitaplarını tercih ettikleri için listedeki hiçbir romanı es geçmedim
    kitap bitmek üzere -son 40 sayfam- eğitimle bir alaka kuramadım fakat okurken kahkaha attıracak derecede iyi kara mizah barındıran eser, oldu kişisel tanımım
    ota boka kolay kolay gülmem onu da belirtmem lazım
    absürd bu toplum daha iyi anlatılamazdı
  4. türk edebiyat tarihininde psikolojik roman anlamında bir devrim niteliğindedir.

    romanın karakterlerinden "doktor ramiz"e tiyatrocu münir özkul'un dayısı izzeddin şadan'ın ilham verdiği ve şadan'ın ölmeden önce bu kitapla ilgili arapça notlar tuttuğu bir defterin yaklaşık 30 yıl sonra ortaya çıktığına dair haberlere bazı kaynaklarda rastlanabilir.

    roman aynı zamanda geçtiğimiz yıllarda unesco tarafından dünya kültür mirası listesine alınmıştır.
  5. öyle güzeldi ki ne yazacağımı bilememe sebep oluyor.
    okunmalı.
  6. türk edebiyatındaki müstesna şaheserden olan roman. tanpınar kökten değişimciliğe sıcak bakan bir düşünür değildi, ılımlı bir sentezciydi. romanda da geçmiş yıkıcılığın yol açtığı absürdlük mizah unsurunu oluşturuyor. saatleri ayarlama enstitüsü'nün incilerinden birisi de üslubudur. sadeleştirilmemiş versiyonları osmanlıca kelime hazinesi -doğal olarak- zengin olmayan okurlara okuması külfetli gelebilir; ancak tavsiyem odur ki en önemli cevherlerinden biri üslubu olan saatleri araştırma enstitüsü gibi eserlerin elden geldiğince sadeleştirilmemiş versiyonlarının tercih edilmesidir. sadeleştirmeler bir nevi suyunun suyu olmaktadır ve üslubu önemseyen okur için yavan bir lezzet vermektedir. bu durumu aşmak için bazı yayın evleri kelimenin ardından köşeli parantez yöntemini kullanırlar, bunlar tercih edilebilir.
  7. bütün anlatılanlardan başka bir kısım var ki üzerinde uzun uzun düşündürür beni.
    kitabın sonlarına doğru enstitü binası kurulduğunda gelen heyet telefondan bir numara çevirerek saati sorar ve "böyle bir kolaylık varken bu müesseseye ne lüzum var?" derler. bu bir kırılma noktasıdır. binbir emek verilmiş bir sistem kurmuşlar, sembolik bir bina bile yapmışlardır ama kolayı vardır işte. bütün işiniz, tasarılarınız bu kadar kolay silinebilir. bir bağlamda yaptıklarınız ancak bu kadar anlaşılamaz ve önemsenmez.
  8. sf. 232'den;

    "realist olmak hiç de hakikati olduğu gibi görmek değildir. belki onunla en faydalı şekilde münasebetimizi tâyin etmektir.hakikati görmüşsün ne çıkar? kendi başına hiçbir mânası ve kıymeti olmayan bir yığın hüküm vermekten başka neye yarar? istediğin kadar uzatabileceğin bir eksikler ve ihtiyaçlar listesinden başka ne yapabilirsin? bir şey değiştirir mi bu? bilâkis yolundan alıkor seni. kötümser olursun, apışır kalırsın, ezilirsin. hakikati olduğu gibi görmek... yani bozguncu olmak... evet bozgunculuk denen şey budur, bundan doğar. siz kelimelerle zehirlenen adamsınız, onun için size eskisiniz, dedim. yeni adamın realizmi başkadır. elinde bulunan bu mal, bu nesne ile, onun bu vasıflarıyla ben ne yapabilirim? işte sorulacak sual. meselâ bu bahiste en büyük hatanız musikîden, yani mücerret bir fikirden hareket ederek baldızınız hanımefendiyi mütalâa etmenizdir. halbuki baldızınız hanımefendi tarafından işi münakaşa ediniz, mesele ne kadar değişir. newton başına düşen elmayı, elma olmak haysiyetiyle mütalâa etseydi belki çürümüş diye atabilirdi. fakat o böyle yapmadı. şu elmadan nasıl istifade edebilirim? diye kendine sordu. azamî istifadem ne olabilir?"
  9. kısa zaman evvel hediye olarak gelen kitap. vizelerden sonra başlayacağım. heyecan dorukta.
  10. okuyalı uzun zaman olan muhteşem kitap. şu an detaylarını pek hatırlamasam da kitabı bitirdiğim anda "iyi ki türkçe biliyorum." diye düşünmüştüm ve epey mutlu hissetmiştim kendimi.