1. kitleselleşen her platformun bozulmadan payını alması beklenir, ancak bunun çözümü, o platformları kapatmak mıdır, yoksa kontrol mekanizmaları geliştirmek midir?

    sosyal medyanın çığrından çıkması değil, çürümüşlükten zarar görmesi diyebiliriz en fazla bence.
  2. en başından beri görünürdeki şeffaflaşma insanları içinde kapanmaya itti. iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle insanların ulaşılabilirliğinin bu denli artması aksine insanları birbirinden uzaklaştırdı. teknoloji insan beyninin adapte olabileceğinden hızlı ilerliyor sanırım.
  3. “bir insanı ahlaken eğitmeden sadece zihnen eğitmek topluma bir bela kazandırmaktır.” theodore roosevelt.

    iş hem anne, babanın eğitimine hem de okuldaki eğitime bakıyor. herkes kendi çocuğuyla yeteri kadar ilgilense biz hepsiyle ilgilenmek zorunda kalmayız. belki o zaman arada sapmaya uğrayanları düzeltmek için içimizden uğraşmak gelirdi.
  4. insanların psikolojik durumlarının bir yansımasıdır.
    insanların sanalda farklı bir kişiliğe büründüklerini veya sadece deşarj oldukları fikrine katılmıyorum. normal hayatta düzgün olup da sanalda çığırından çıkan biri tanımadım. bunu özellikle anonim hesap kullanan ve kim olduğunu bildiğim kişilere bakarak söylüyorum.
    agah
  5. ülkede ki iletişim sorununun gözle görülebilir hali, kitap okumuyor, dışarıda insanlar ile konuşmuyor sadece bilgisayar başında bir şeyler yazarak ve birilerine saldırarak hayatını devam ettiriyor ve bunu beğenen birkaç kişi olunca da herkese istediğini söyleyebileceğini ve bunun beğenilen doğru bir davranış olduğunu sanarak, önüne gelen kişiye istediği cümleleri kuruyor.
  6. aslında çığrından çıkma değil yozlaşmış beyinlerin sosyal medya kullanmasını öğrenmesiyle alakalı bir durum.
    yoksa sosyal medya şu an pasif direnişin en büyük kalesidir daha 2 gün önce (bkz: turgut vidinli) olayında gördüğümüz üzere yerinde kullanıldığı zaman çokta işe yarayan bir yerdir sosyal medya.

    ama çağlar geçse de doğal seçilim had safhaya çıksa da bu beyinler hep yaşamaya devam edecek.