1. az ya da hiç yönetilmemektir ama her yerde uygulanmaz.

    cahil olan bir ülkeye demokrasiyi getirmek olan demokrasiyi tehlikeye sokar. bu yüzden buraların bir süre daha diktatörlükle yeşermeleri uygun olur.

    ya da ülkemize sosyalizmi getirsek, bu sefer bedavacılıktan kaybederiz. kısıtlı kaynaklarla 3 ekmek alması gereken yerde, bedavadır deyip 10 ekmek alan, kamu ekonomosini zora sokan vatandaş için kapitalist düzen çok yakışır bir sistem.

    avrupada, gotik ve barok mimarisi ile süslü mahallelerinde, yerel insandan çok göçmen olan ve bu göçmenler arasında, yerel halkın giyimine ve içtiğine karışmak için can atan, kara çarşaflı, çember sakallı bir şeriatçı çiftin olması gayet çirkin bir görüntüdür. kültürün böyle tehlikeye girdiği bir noktada da milliyetçilik(en nefret ettiğim) biraz hoş karşılanmalıdır.

    nerede yaşıyorsak ona uygun bir yönetim olmalı. demokrasi, ortadoğu için halen erken iken avrupa, demokrasinin yanına sosyalizmi de ekleyecek kadar yeterli bir olgunlukta.

    özetle: eğitim.
  2. mankafaların (coğrafya, il, bitirilen üniversite ayrımı yapmıyorum!) demokrasisindense, adil, zeki; rahmetli yaşar nuri öztürk hocamızın dediği gibi "filozof kral" kalibresinde bir hükümdarın ülkesinde yaşamayı tercih ederim.

    ***

    demokrasi bizde oturmadı hiçbir zaman. atatürk belki bir 15 sene daha yaşasaydı otururdu ama olamadı. bizim gibi kul olmaya bayılan toplumlara demokrasi birkaç gömlek fazla geliyor, hele ki bilgi toplumu olmadan medya toplumu olmuş ve bu yüzden her şeye ve herkese hemen inanan bir toplumda...
  3. tam demokrasidir. dolaylı ya da aracılı değil. dolaylı ve aracılı dinlerin akibeti, dolaylı veya aracılı yönetim biçimlerinin başına da er ya da geç gelecektir. sadece şimdilik bilmiyorlar. öğrenecekler.
  4. en güzeli krallık
    t