1. bazen kafam o kadar dağınık oluyor ki oturduğum(genelde tek olurum) kafe vb. mekandan hesabı ödemeden kalkıp gitmekten korkuyorum
  2. en çok annemin ölümünden korkardım çocukken. hayaletden, bilinmeyenden. şimdi bir korkum yok.
  3. ben hayatı, ne olursa olsun yaşamaktan vazgeçemeyek kadar sevmekten korkuyorum. buna kendi hayatının yaşamaya değer olup olmadığı yargısını yapabilecek özgüveni kaybetme korkusu da diyebilirsiniz.
    yahut meclis gerekli kararları aldıktan sonra yürütmede sıkıntı çıkması da korktuğum şeyler arasında ama bu kaçınmaya korkaklık demek istemiyorum. sonuçta insanların elbet ölecek olması cinayetleri zamanda atlama olarak kabul etmemize sebep olmuyor.
    tüm bunlara rağmen en çok "son bi umut" demekten vazgeçmekten korkuyorum.

    böyle zamanlarda keşke kimsesiz olsaydım diyorum. hoş pek arkadaşım olduğu söylenemez ama.
    bozuk
  4. herkesin aksine beni korkutan yegane şey kafama at düşmesi. evet at. bir insanın kafasına at düşüp ölmesi ne kadar acı bir şey değil mi?

    düşünsene sözlük her şeyden habersiz eski bir evin yanından yürüyorsun, kafanda mutlu düşünceler. bitter çikolatalı waffle, antep katmeri, bol fıstıklı künefe, yer yer akıllara gelen ispanyol kızları, hafif hafif yağan yağmurun sesiyle karmaşıklaşan diğer düşünceler geçiyor aklından. kulaklıktan gelen stairway to heaven'in büyülü sesiyle yürüyorsun.

    birden dışarıdan geldiğini farkettiğin o sesle irkiliyorsun.
    ve titanik'in kaptanı gibi kendinden emin bir edayla:

    "yo yoo tanrım bu kadarını sen bile yapamazsın"

    yavaşça kaldırıyorsun başını yukarı. korktuğun başına gelmiş, kişneyerek üzerine doğru gelen bir at ile göz göze geliyorsun.

    5 15 25 35.

    bunu bildiğinden kaçmaya bile yeltenemiyorsun.

    hem ne demiş confucius reyiz?

    "aşk, dörtnala giden at gibidir, ne dizginden anlar, ne söz dinler."

    "yaaarabbbiii ölüm kişneyerek geliyoor."

    ölüm, aşkla gelen at, ankara, bitter çikolata, fizik 1. ve perde kapanır.
    ne acı...
  5. benim de oldu bir dönem bu korkum ama atlattım, geçti; yalnız kalmak.

    bekar arkadaşlarımın hepsi ama istisnasız hepsi bu korkuya kapıldı. atlatamadılar. hemen hemen hepsiyle geniş zamanlı iki lafın belini kırma seanslarımızın demirbaşıydı bu konu; yalnız kalmak. çözüm belli; ben de öyle düşünüyorum ve onlarınki de buydu; evlenmek. hepsi evlendi.
  6. başlıkları veya yorumları okurken yanlışlıkla spoiler almak.
  7. boğularak ölmek.
  8. namert bir ölüm.
  9. eskiden korktuğum ne varsa hepsini yaşadım..korkacak bir şey kalmadı..
    zahle
  10. hazırlıksız yakalanmak... o telaşe içine bi anda düşüş, boncuk boncuk terleme, yüzün bembeyaz ve kıpkırmızı renkleri arasında bayrak gibi sallanması, rezil olmamak için dualar ve dilekler zinciri oluşturma gibi anları barındıran sorumluluklardan kaçışın duvara tosladığı zamandır.