-
- okudum
- okuyorum
- okumak istiyorum
-
youreads puanı (9.00)
hermetika ya da diğer adıyla zümrüt tabletler, eski yunanlarca hermes trismegistus olarak adlandırılan hermes trismegistus’un öğretisine ait kimi metinlerin eski yunanca ve latince yazılmış eldeki parçaları bütününe verilen addır.
-
atum’un bilgisi
bilmek için atum’u, paylaşman gerekir onun kimliğini;
çünkü sadece benzer benzeri bilir aslında.
maddi dünyayı bırak ardında
ve hayal et kendini
ölçülemeyecek derecede genişlemiş.
zamanın dışına çık, uzan sonsuzluğa.
inan ki senin için
olanaksız değildir hiçbir şey.
anla ölümsüz olduğunu
ve her sanat ve bilimi öğrenmiş olduğunu.
rahat hisset kendini her yerde.
kendini en yüceden daha yüce kıl
ve derinliklerden daha derin.
kendi içinde kucakla bütün zıtları;
sıcağı ve soğuğu, katıyı ve sıvıyı.
düşün kendini her yerde bir anda;
karada, denizde ve gökyüzünde.
hayal et kendini doğmamış, ana rahminde,
hem genç hem yaşlı
ve çoktan ölmüş
ve mezarın ötesindeki alemde.
her şeyin birlikte var olduğunu gör zihin içinde.
bütün zamanlar ve bütün yerlerin.
her şekil ve büyüklükte bütün şeylerin.
bileceksin o zaman sen atum’u.
mümkün olsa eğer
konuşmak cevheri hakkında atum’un,
zihin gerçekten o tanrısal cevherdir o zaman;
onun tabiatını tam bilen sadece atum’un
kendisi olsa da.
zihin ayrı değildir atum’dan,
ama ondan doğar ve yayılır
ışık gibi güneşten çıkan.
insan varlıklarında
tanrısallığı üretir zihin.
bazıları tanrı benzeri olur zihin yoluyla,
osiris de bunu öğretmiştir:
“tanrılar ölümsüz insanlardır
ve insanlar da ölümlü tanrılardır.”
zihin insanın tanrısal yanıdır
ve göğe çıkmak kudretindedir.
maddi yanı,
ateş, su, toprak ve havadan oluşan
maddi yanı
ölümlüdür ve yeryüzüne bağlı kalır,
kendisine emaneten verilmiş olan bedeni
terk etmemesi için.
ruh beslenir ateşle ve havayla,
beden ise su ve toprakla.
beşinci parçadır zihin
işık’tan gelen
ve sadece insan nesline bahşolunan.
ruha sahip tüm varlıklar arasında
sadece insan varlıkları,
bu zihin armağanı ile ululandığından,
erişebilir atum’un bilgisine.
zihin ve konuşma atum’un insanlara bahşettiği
büyük armağanlardır.
kullan akıllıca,
bunlar insanı ölümsüz tanrılar gibi yaparlar;
aradaki tek fark, insanların fiziksel
bir form içerisinde enkarne olmasıdır.
geride bıraktığında bu bedeni,
rehberleri olacaktır zihin ve konuşma,
sevk ederek onu katılmaya tanrılar topluluğuna
ve diğer ruhları
en yüce mutluluğa erişmiş olan.
diğer yaratıkların da sesi vardır,
ama konuşamazlar.
yaşayan her canlının
sesi vardır kendine özgü,
ama sözler paylaşılır,
ve tüm insanlar ortak olur ona.
insanlık birdir
ve söz de birdir.
tercüme edilir dilden dile.
mısır dilinde olsun,
farsça ya da yunanca,
aynı kalır anlamı.
çünkü söz
zihnin suretidir
ve zihin de atum’un.
zihin, insan ruhlarının
atum’un iradesiyle kazanabileceği
bir armağan gibidir.
kocaman bir çanağı o doldurdu zihin’le
ve indirdi yeryüzü’ne,
bildirmesini istedi bir haberciden:
“dinlesin her insan kalbi!
zihne dalın kendiniz
ve anlayın ne maksatla doğduğunuzu.
yükselin bu çanağı gönderene doğru.”
kendi istekleriyle zihin’e dalanlar
bulur hakikat bilgisini
ve tamamlanır.
yine de bunlar hoş gelmez
insanların çoğunluğuna.
deli der ve gülerler onlara.
nefret ederler, aşağılarlar,
ölüme bile mahkum ederler.
tekrardoğuş
hiç kimse kurtulmuş olamaz
yeniden doğuncaya kadar.
tekrardoğmak istiyorsan eğer,
temizle kendini
maddenin akıl dışı ıstıraplarından.
bunlardan birincisi bilgisizliktir.
ikincisi keder.
üçüncüsü nefse hâkimiyet eksikliği.
dördüncüsü arzu.
beşincisi adaletsizlik.
altıncısı tamahkârlık.
yedincisi hilekârlık.
sekizincisi kıskançlık.
dokuzuncusu hainlik.
onuncusu öfke.
on birincisi acelecilik.
on ikincisi kötü niyet.
bu on ikinin ardından daha gelir birçokları,
beden mahpesindeki insanı zorlayan.
ancak atum’un rahmetiyle
uzaklaşabilir tümü bunların
ve anlayış alabilir yerlerini.
böyledir tekrardoğuşun tabiatı.
hakikate giden tek yoldur bu.
atalarımız da geçmiştir buradan
keşfetmek için asli iyilik’i.
o kutsaldır ve tanrısaldır,
ama zorlu bir yoldur ruh için,
yolculuk beden içinde.
çünkü ruhun ilk adımı
mücadele etmektir nefsiyle,
bir iç savaş çıkararak.
uzun bir birlik davasıdır o, ikilik karşısında.
birleştirmek isterken biri,
ayırmak ister diğeri.
tekrardoğmuş olan,
irtibat kurar
işık ve hayat olan büyük yaratıcı’yla
yücelerden gelen bu vizyonu deneyimlersin
bu konuda konuşmaktan vazgeçersen ancak,
çünkü derin sessizliktir bu bilgi
ve duyuların sakinliğidir.
bilen kişi
güzelliğini asli iyilik’in,
algılamaz başka bir şeyi.
bedenini oynatamaz asla.
unutur bütün fiziksel duyuları
ve dingindir,
iyilik’in güzelliği
gark ederken zihnini işık’a
ve alıp götürürken ruhunu bedeninden
onu sonsuz varlık’la bir ederken.
çünkü insan tanrı olamaz
beden içinde bulunduğuna inandığında.
tanrısal olmak için,
değişim geçirmesi şarttır
asli iyilik’in güzelliğiyle.
bilgeliktir ana rahmi tekrardoğuşun.
sessizliktir gebe kalma.
iyilik’tir tohum.
bu şekilde doğanlar,
aynı değillerdir.
tanrılardan gelmişlerdir onlar
ve çocuklarıdırlar atum’un; bir olan tanrı’nın.
onlar içerirler her şeyi.
içindedir onlar her şeyin.
onlar maddeden yapılmış değillerdir.
onlar tüm-zihin’dir.
tekrardoğuş bir teori değildir,
öğrenmeye çalışacağın.
ama istediğinde atum,
esirgeyecektir seni yeniden.
atum’u bilmek isteyebilir insan sadece,
kontrol altına alarak ihtiraslarını
ve bırakarak kader’i istediğini yapması için
çamurdan başka bir şey olmayan
ve doğaya ait bedenine.
teşebbüs etmemelidir insan
hayatını sihir yoluyla düzeltmeye
ya da karşı koymamalıdır hayata,
bırakmalıdır icapları kendi yolunu izlemeye.
bir vizyon insanı için,
iyidir bütün olanlar,
başkalarına kötü görünseler bile.
insanlar fesat kurduklarında kendisine karşı,
bunu görür ışığında
atum hakkındaki bilgisinin,
ve o;
ve sadece o,
dönüştürür kötülüğü iyilik’e.
gizli öğretiler
şimdi sen bu sırları öğrenmiş olduğuna göre,
söz vermelisin sessiz kalacağına
ve asla açıklamamaya
tekrardoğuşun nasıl aktarıldığını.
bu öğretiler,
özel olarak kaydedilmiştir
yalnızca atum’un bilmelerini istediği
kişiler tarafından okunsun diye.
ancak eğer tefekkür edersen
söylediğim her şeyi
göreceksin doğru olduklarını.
eğer böyle yapmazsan,
inanmazsın bana.
çünkü inanç tefekkürden gelişir
ve inançsızlık düşünce eksikliğinden.
söz tek başına aktaramaz hakikat’i,
oysa olağanüstüdür zihin’in gücü,
ve söz yol gösterdiği zaman ona
düşünmesi için her şeyi enine boyuna,
bulabilir gerçek inançların huzurunu.
böylece, düşünce yoluyla kavranırsa ancak,
anlaşılacaktır öğretilerim.
senin için resmettim, mümkün olduğu kadar,
atum’un bir benzerini,
ona bakarsan eğer
kalbinin gözleriyle,
götürecektir seni yücelen yola.
rehberin olacaktır o vizyon özellikle,
çünkü bu gücü vardır onun ve
kendine özgü,
hükmeder onu görmüş olan kişilere
ve çekip çıkarır onları,
tıpkı mıknatısın demiri çektiği gibi,
kara topraktan.
bilgi’ye giden yolculuktur bu.
koş bu bilgi’ye doğru,
çünkü zor olsa da
terk etmek alışılanı
ve dönmek asli vatanımıza.
asla boşa çıkmaz atum’un inayeti
ve sonu yoktur cömertliğinin.
tabiatına bakılırsa o bir müzisyendir,
besteleyen kozmos’un ahengini
ve aktaran her bireye
kendi müziğinin ritmini.
ahenksiz hale geldiğinde müzik,
suçlama sen müzisyeni,
belki gevşemiştir çaldığı lirin teli
ve tatsız bir ses vermektedir
bozarak melodinin kusursuz güzelliğini.
ama şahit oldum ben,
bir sanatçı ilgi kurduğunda
soylu bir tema ile,
gizemli bir biçimde akortlanıverir liri
yayılır şahane bir müzik,
dinleyenleri hayrette bırakarak.
bana da böyle olmuştu.
itiraf ediyorum zayıflıklarımı,
ancak atum’un gücüyle
iyi hale geldi müziğim
ve o da aynı şekilde
kusursuz yapacaktır senin müziğini.
bulunmaz hiçbir ahenksizlik
mekanı gökyüzünde olanlar arasında.
tek amacı vardır hepsinin,
tek zihin, tek his;
çünkü bağlanmıştır sevgi büyüsüyle onlar
tek ahenkli bütüne.
dünyasal kısmı evrenin
görünürdü kaba ve vahşi
tatlı melodiler olmasaydı.
bu sebepten göndermiştir atum
ilham perilerinin korosunu,
insan nesli içinde yaşamaları
ve müzik ilham etmeleri için;
böylece tanrısallığa tapınmaları mümkün olur
insanların
şükran ilahileriyle,
çokseslilik içinde göğün ilahileriyle.
artık tapınalım atum’a derinden minnet duyarak,
çünkü sözcükler şükranlarımız olur sadece
onları kabul ettiği zaman.
atum’a şükrederken
gökyüzüne açık bir yerde,
yüzümü batıya dönerek güneşin battığı saatte
ya da doğuya, güneş doğarken,
dualarımda istiyorum kozmos’un bana açılmasını
ve tüm doğanın alabilmesini
ilahilerimin sesini.
açıl, ulu toprak
ve ağaçlar, susturun sallanan dallarınızı,
çünkü ilahiler söylemek üzereyim
bir ve tüm olana şükrederek.
adalet, adil olanlara şükret benim vasıtamla.
iyilik, iyi olanlara şükret benim vasıtamla.
doğruluk, doğru olanlara şükret benim vasıtamla.
diğerkamlık, şükret tüme benim vasıtamla.
senin sözlerindir
benim vasıtamla sana şükranlarını söyleyen;
çünkü senden gelir her şey
ve sana döner her şey.
kabul et bu saf sözlerle sunduklarımı
coşkun bir kalp ve ruhtan.
sana, hiçbir sözcüğün anlatamadığı,
hiçbir dilin söyleyemediği
ve sadece sessizliğin açıklayabildiği.
şükrederim sana dopdolu bir kalple,
çünkü senin lütfunla sadece
işık’ını görürüm
ve bir gün seni bilirim.
şükrederim sana,
adını kimsenin bilmediği.
seni sayarız biz
“atum” adıyla,
çünkü bizim efendimizsin sen.
“baba” dediğimiz sensin,
çünkü bize sen gösterdin
bütün işlerinde
sevgi dolu merhametini ve sıcak şefkatini.
hayır, daha büyük senin sevgin
bir babanın sevgisinden,
çünkü bize veren sensin ihsanlarını,
zihin, söz ve bilgi.
zihin, sana ulaşabilmemiz için.
söz, sana sesimizi duyurabilmemiz için.
bilgi, seni deneyimleyebilmemiz için;
bularak kurtuluşumuzu senin işık’ında
tam bir mutlulukla dolarak.
sana ancak büyüklüğünü bilmeyi
öğrenmek suretiyle şükredebiliriz.
ben öğrendim seni bilmeyi.
seni; en parlak biçimde parıldayan zihnin işığını.
ben öğrendim seni bilmeyi.
seni, insanoğlunun gerçek hayat’ı.
ben öğrendim seni bilmeyi.
seni, doğurgan rahmi,
kendi kendini dölleyen.
ben öğrendim seni bilmeyi.
seni sonsuz değişmezlik,
devinimsiz duran
ve sebep olan tüm evrenin
dönmesine.
kim konuşabilir senin hakkında?
kim konuşabilir seninle?
nereye bakacağım sana şükretmek için;
yukarı mı, aşağı mı?
çünkü sen boşluksun
her şeyi içinde barındıran.
senden başka bir yer yoktur.
her şey senin içindedir.
sunmak için neler getirebilirim sana?
çünkü sen her şeysin.
sen her şeyi verirsin
ve hiçbir şey almazsın.
sende noksan bir şey yoktur.
ne için şükredeceğim sana?
tezahür ettirdiklerin için mi
yoksa gizlediklerin için mi?
nasıl sana ilahiler söyleyebilirim ki?
ben, benim miyim?
kendime ait bir şeyim var mı?
senden ayrı mıyım ben?
sensin, benim olduğum ne varsa.
sensin, benim yaptığım ne varsa.
sensin, benim söylediğim ne varsa.
sensin, olagelen ne varsa.
sensin, olmamış olan ne varsa.
sensin, kendi düşüncende zihin olan.
sensin, kendi yaratışında baba olan.
sensin, her şeyi yapan, atum.
sensin, her yerdeki asli iyilik.
varlık’ını açıkladın sen
ve kendimden geçtim ben.
henüz bedenimdeyken
bir tanrı yaptın beni
ihsanıyla sonsuz hayatının
ve doldum mutlulukla.
bu şükran sözcükleriyle tapıyorum,
saf iyilik olan sana.
daha başka dua etmiyorum;
senin iradenle
daima böyle kalayım
hep bilerek ve severek seni
ve asla uzak düşmeyeyim
bu kutsanmış hayattan.
beni doldurdun
bu iyi ve güzel vizyonla
zihin gözüm
kör oldu neredeyse ihtişamından,
görünen ışıktan daha çok nüfuz eden,
yine de ölümsüz hayat’la o kadar dolu olan,
bu yüzden incitmeyen, bana zarar vermeyen.
senin rahmetinle,
bir form şekillendi içimde
maddeden yapılmış olmayan
ve ölümsüz bir bedene girdim.
yeniden doğdum zihin’de
ve bırakıp gitti beni
önceden sahip olduğum bedensel biçim.
artık bir nesne değilim ben;
elle tutulabilir, renkli,
hacmi, boyutları olan.
yabancıyım görülen her şeye
bedene ait görüşle.
bu türlü gözlere
görülür değilim artık.
araç oldum senin elinde.
zihin senin mızrabın
ve bilgeliğin bende müzik çalar.
ruhumun şarkısını söylerim,
çünkü sevgin erişmiştir bana.
sen yeni bir varlık yarattın benden,
bedensel gözlerle görmüyorum artık,
ama şahit oluyorum zihin’le.
yeniden doğduğunda bir insan,
değildir üç boyutlu bir beden.
tüm-zihin’dir o.
şimdi zihin’le gördüğümden dolayı,
algılıyorum kendimi tüm olarak.
ben yerde ve gökteyim.
ben suda ve havadayım.
ben hayvanlarda ve bitkilerdeyim.
ben yeni doğmuş bebeğim.
ben hala ana rahmindeyim.
ben henüz döllenmiş değilim.
ben her yerde var olan varoluş’um.
inanılmaz derinlikler görüyorum.
nasıl anlatabilirim bu vizyonu?
zihnimle görüyorum zihin’i.
biliyorum bir’i
beni uyandıran unutkanlıktan.
görüyorum ruhumu.
konuşmaya korkuyorum.
buldum kaynağını
tüm güçlerin gücünün
hiç başlangıcı olmayan.
hayat’la kaynayan bir pınar görüyorum.
ben zihin’im!
ben gördüm!
aradığım şeyi buldum.
senin amacında huzuru biliyorum.
senin iradenle,
yeniden doğdum ben.
lisan yeterli değil.
bir sessizlik ilahisi söylüyor tanrılar,
ben de ilahiler söylüyorum sessizce.