1. son zamanlarda siyasette yaşadığımız savrulmalar ve baskın bir siyasi figür sebebiyle göremediğimiz bir süreç yaşıyoruz: abd, ortadoğudaki bütün büyük devletleri parçalıyor.
    dünya tarihi zaman zaman çok büyük alt üst oluşlara gebe bırakılır. bu dönüşümün içinde sizin etkiniz gücünüzle sınırlıdır. ırak, suriye, mısır, türkiyede yaşanan olayları, zaman zaman sol sağ, zaman zaman alevi sünni şii, zaman zaman laik müslim gibi ideolojilerimizle yorumluyoruz. halbuki bu dönüşümü başlatan devlet ile tetikleyen güç unsurları (cia, pentagon, fsb, işid, elkaide vs) yaptıkları operasyona asla ideolojik bakmazlar. kendi çıkarları neyi nasıl gerektiriyorsa onu uygularlar. abd'nin, bir sene işidle, bir sene iranla, başka bir sene pyd ile iş tutması onun siyasetinin bir parçasıdır. bu sürecin sonunda kendisi için bir devlet beklentisi olan barzani tarafıyla, başka konseptte bir kürdistan beklentisi olan pkk-pyd, suriyedeki muhalif gruplar veya ıraktaki direnişler... hepsi zararlı çıkacaklar. çünkü abd'nin planı, parçalanmış bir ortadoğu oluşturduktan sonra buradaki çatışmaların bu gruplar arasında uzun seneler devam etmesini öngörüyor.
    barzani olsaydınız önünüzdeki 20 yılı nasıl görürdünüz? kuzeyinizde türkiye gibi, kürdistana izin vermeyeceğini söyleyen bir devlet var. güneyinizde ise abd'nin on yıl önce hedefi olmuş sünni araplar. siz, barzani aşireti olarak vaktiyle abd ile ortaklık yapmış ve bu sünni gruplara ateş açmışsınız, savaşmışsınız. şimdi bir kürdistan kurduğunuzda, bu yapının en azından türkiyenin istediği konseptte kurulmasına razı olmak zorundasınız, çünkü sünni arap grupların ittifak ettiği ülke türkiye.
    pyd açısından düşündüğünüzde yine aynı gerçek yüzünüze vuruyor. kuzeyiniz türkiye, güneyiniz ise yıllardır savaştınız sünni araplar, türkmenler ile çevrili olacak. bu durumda siz orada bir pkk kürdistanı ilan etseniz abd, rusya vs gibi devletlerin himayesinin sizin uzun ömürlü olmanıza yetmeyeceği aşikar. ki, şu anda bile durum bu.
    büyük devletler, oluşturdukları tufan sırasında bütün yerel grupların sizden bir şey istemesini kurgularlar, çünkü siz onları sürecin sonunda o istenilen şeyi vermekle motive edip, planladığınız parçalama sürecini sahada aktifleştirebilirsiniz. bugün abd'nin peşmergeyle, ypg'yle veya işid ile sahada uyguladığı parçalama siyaseti, son noktada hiçbirinin istediğinin verilmemesiyle sona erecek. çünkü, bitmeyen bir çatışma süreci isteniyor. abd merkezli büyük şirketler, karşılarında devletleri değil, güçleri daha zayıf devletmiş gibi yapıları muhatap almak istiyorlar.
    kendi ülkeme ve milletime bakınca üzülüyorum. atatürkçüsü, dincisi, sünnisi, alevisi, çekmiş silahlarını birbirlerine yöneltmişler. erdoğan değil kılıçdaroğlu, davutoğlu değil bahçeli başımızda olsaydı dışpolitikada neyin farklı olabileceğini düşünüyordunuz? şayet biz esedle ittifak yapmış olsaydık muhalifler türkiyeye saldırmayacak mıydı? veya abd ile 1 mart tezkeresinde irak'a girseydik, el kaide bugün patlayan bombaları patlatmayacak mıydı?
    görünen köy klavuz istemez. türkiyenin, ırakın, iranın, suriyenin yönetmediği bir tufanla karşı karşıyayız. bu tufan, bazı devletleri yok edip güçlerini zayıflatmak üzere başlatıldı, bazıları ise sadece gücünü kırmak üzere. biz ikinci sınıftayız, tabii "şimdilik".

mesaj gönder