-
youreads puanı (9.00)
-
radiohead'in 1995 tarihli "the bends" albümünde yer alan en iyi şarkılarından biri.
two jumps and a week
i bet you think that's pretty clever, don't you boy
flying on your motorcycle
watching all the ground beneath you drop
kill yourself for recognition
kill yourself to never ever stop
you broke another mirror
you're turning into something you are not
don't leave me high, don't leave me dry
don't leave me high, don't leave me dry
drying up in conversation
you will be the one who cannot talk
all your insides fall to pieces
you just sit there wishing you could still make love
they're the ones who'll hate you
when you think you've got the world all sussed out
they're the once who'll spit at you
you'll be the one screaming out
don't leave me high, don't leave me dry
don't leave me high, don't leave me dry
it's the best thing that you ever had,
the best thing you ever, ever had
it's the best thing that you ever had,
the best thing you have had is gone away
don't leave me high, don't leave me dry
don't leave me high, don't leave me dry
don't leave me high,
don't leave me high, don't leave me dry -
the voice of portugal yarışmasında Luís Sequeira adındaki yarışmacı, bu güzel şarkıyı thom yorke ayarında söylemiş. -
the bends' in 3. şarkısı olmasına karşın, albümde en son dinlediğim şarkı. 2006' daki bir pitchfork media röportajında thom, creep vakasına bir başka geçit açarak, high and dry için; "It's not bad... it's very bad" demiş. kendi yaratılarını tatminsiz bulduklarında çekincesizce değerlendirebilen, hatta thom' un pek çok kez yaptığı gibi yerebilen insanlara hayranlık ve saygı da duyuyorum. ve neden sevilebilir ya da takdir edilebilir olarak değerlendirmediğini de görüyorum; kendi çizgilerindeki komplekslik ve anlamlandırma eşiğinin aşağısında kalıyor. fakat dinlenilir. hatta vokaldeki inişli çıkışlı yapı insana salıncakta bir ileri bir geri sallanıyormuş hissi bile verebilir.
yanlış hatırlamıyorsam, @tame impala' nın you and whose army başlığında kullandığı " tatlı su radioheadcileri" şeklinde bir ifade vardı. dinleyicilerini sınıflandırmak gibi olacak ama gerçekten var böyle bir durum, ve de kesim. işte o kesimin yerlere göklere sığdıramayacağı hoş bir eser de olabilir aynı zamanda.
nedense burada, ve bu odada gün boyu süren bir high and dry havası vardı. sanırım bunun şerefine yeniden dinleyeceğim.
"it's the best thing that you ever had,
The best thing you ever had has gone away."