• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.99)
12 angry men - sidney lumet
genç bir adam babasını öldürme suçuyla yargılanmaktadır.12 tane jüri tartışmak için bir odada toplanırlar.bu jürilerden 11 tanesi çocuğun suçlu olduğunu söyler ama 8. jüri(henry fonda) suçsuz olduğunu söyler.diğer jüriler ona kararını değiştirmesinde ısrar etmektedir ama tartışmadan kararını değiştirmeyecektir çünkü boş yere masum bir çocuğu ölüme göndermek istememektedir.sadece bir odada geçen ve sadece konuşma üzerine yapılmış ve klasikler arasına girmiş sidney lumet in başyapıtı, sinema tarihinin en önemli filmleri arasında gösterilmektedir.


  1. hepsini okuyamadım çünkü 7 kişiden 8 i hukuk fakültesinden bahsetmiş sıkıldım.

    bana kalırsa sinema nedir sorusuna sinema budur denebilecek kalibrede bu yapım. mekan desen inanılmaz iyi planlanmış, dekor tıkırında. bazı noktalarda the others kadar sınırları zorlamasa da bu noktalarda da çok başarılı.

    100 yıl sonra da duracak diyen arkadaşlar eksik söylüyor. insan var oldukça duracak. biz buyduk dercesine duracak. öyle ya da böyle bi kırılma yaşanır herhalde dünyada. son 10 yıl bile neleri aldı neler verdi. ama insan hiç değişmedi.

    velhasılı iyi ki sinema ve böyle iyi filmler var.
  2. muhakkak ve kesinlikle herkesin izlemesi gereken bir film.birisi bana film öner derse bu filmi öneririm.normal hayatımızda pekçok insana pekçok şey yapıştırılıyor.fakat kimse bunu neden yapmıştır bu iş böyle olmamalı başka bişey var diye düşünmüyor.bu film doğru bir şekilde şüphe etmemizi ve mantıklıca sorgulamamızı sağlıyor. teşekkür ederim
  3. aynı mekanda geçmesine rağmen izleyeni farklı yerlerde gezdiren, düşündüren bir film. kitap gibi film.
  4. filmde ana tema olarak önyargı işleniyor olsa da bana göre asıl vurucu tespit insanların kendi akıbetlerini ilgilendirmeyen konularda ilk başlarda yalandan özverili, ortalara doğru şakacıktan adaletli, sonlara doğru da neyse ne bitse de gitsek moduna girmesinin gösterilmesi ve ciddi anlamda hissettirilmesidir. bu filmi izleyip de sonlarına doğru artık bi karara varsınlar neyse ne demeyen biri yoktur diye tahmin ediyorum. çünkü bu genel bir eğilimdir, insanlar hemencecik çok adil, çok dürüst, aşırı başarılı, mükemmel tevazu sahibi, felaket zeki falan ilan edilmek isterler. ama bunu çabucak isterler, neden istemesinler ki hemen olsun işte. eğer ki bu değerlendirmenin süresini uzatır, stresi artırırsanız ekseriyenin adil, zeki, başarılı, mükemmel, mütevazı falan değil en kısa ve net tabirle bencil olduğunu görürsünüz. herkesin fikrine karşı çıkan 12. adama karşı oluşan önyargının birincil nedeni insan doğasının bencilliğidir. herkes kaymağını yemek için birilerine biraz zaman ayırabilir ama hiç kimse bunun için bir eziyet çekmeye katlanamaz. ve sonunda itibarlarını, kendilerine edilecek türlü iltifatları hepsini reddedip bencilce uzaklaşmaya razı geleceklerdir.

    bunun günümüzdeki adı popüler kültürdür. insanlar sosyal medya aracılığıyla iki dakkada kendi ahlakını rasyonalize etmek ve tatmin olmak ister. mesela mustafa koç ölür, yiğidimiz çıkar bu vatanın yetiştirdiği iyi iş adamlarından biriydi, vergisi öderdi, maaşları aksatmazdı, allah rahmet eylesin der uzar. fakat bu arkadaşı alsak (alalım arkadaşı) 8 saat aç bıraksak, söylediği her şeyi tek tek ispatlamasını istesek, sorularımızla daraltsak sürenin sonlarına doğru valla ben böyle demiş bulundum aslında pek umrumda da değil, siz de haklı olabilirsiniz ben yavaştan gidebilir miyim demeye başlayabilir. filmde önemli olan kişinin suçlu olup olmadığı değil, bizim sürekli olarak açgözlü ve bencil yaratıklar olduğumuzu unutmaya çabalamamızdır. bu üstünkörü bencilliklerle dünya tarihinde bırakın bir kişiyi, topluluklar bütün bütün mahkum edilmiştir de kimsenin vicdanı rahatsız bile olmamıştır. bizler birini, bir grubu, ya da bir topluluğu elimizde ispatı yokken suçlamadan önce kendimize sormalıyız bunu işkence altında da savunabilir miyim? bu kadar önemli mi benim için? değilse suçlama kimseyi arkadaşım.
    abi
  5. bu film ile tanışmam 2012 ortalarında olduğu için, konuların farklı ama mekanların benzer olmasıyla izlediğim zaman aklıma (bkz: man from earth) gelmişti. her ikisi de çok iyi mesajlar ve öğrettiler veren güzide sinema eserlerinden. tabiki çekiliş zamanı ve imkan dahilinde birbirlerinden ayrılıyor.
  6. ayrıca filmde hiç kimsenin adı söylenmiyor.(filmin sonunda yaşlı dayının henry fonda'nın adını sorması hariç)
  7. çekildiği yıllar göz önüne alındığında zamanın çok ötesinde bir olmuş diyebiliriz. oyunculuklar başarılı, mesaj başarılı. bugün bile hala konuşuyorsak ( ki o yıllarda yılda yüzlerce film yapılıyordu) değerini tartışmak anlamsızdır.
  8. filmi izlemeden önce klasik bir günümüz insanı gibi siyah-beyaz filmlere karşı bir ön yargı içindeydim; ancak bu filmi izlememle çok şey kaçırdığımı fark ettim. özellikle hukuka ilgisi olan herkesin izlemesi gereken kült bir film.
  9. 1957 yapımı siyah-beyaz ve tek mekanda geçen bir film olmasına rağmen, asla sıkmayan ve bittiğinde keyifle başından ayrıldığın filmdir.
  10. başlangıçtaki mahkeme salonunu saymazsak tek mekanda çekilip siyah beyaz olmasına rağmen bir solukta izlenecek kaliteli bir film.
    ayrıca, henry fonda abimizin bir hafiye titizliği ile olayı çözümleme süreci şahaneydi.