1. doğal bir zorluk ayarı mekanizmasına sahip oyun. örnek vermek gerekirse: türklerin ağırlıklı olduğu bir serverda, kürtlerle ilgili bir nick seçerek "hardcore" modda; "türk gücü", "türk destek" tarzındaki nicklerle easy mode'da oynayabilirsiniz.

    avrupalıların yoğun olduğu bir serverda ise şöyle: "nazi", "hitler", "stalin" ve benzeri nicklerle "hardcore" ; "sweden", "norway" gibi herkesin sempati duyduğu ülkelerin isimlerini kullanarak "easy" modda oynamanın keyfine varabilirsiniz.
  2. final dönemi rakip elemek için yazılan oyunlar olduğundan kıllanıyorum(bkz: zamanlaması manidar)
    r2-d2
  3. oyunun matematik algoritma ogretmek gibi bir amaci varmis diye duysam da bana daha cok kapitalist duzeni anlatiyor gibi geldi. yine de amacini en iyi onu yapanlar bilir.
    abi
  4. az önce trollük yapayım diye dünyanın en saçma nickini alarak ne olduğunu anlamadan 1.liğe yükseldiğim oyundur. yalnız 1. olduktan sonra acayip sıkıcılaşıyor.

    ekran görüntüsü
  5. beni kanser eden oyun. ne zaman fırlatma olayı çıktı ondan sonra berbat bir hale geldi. arkamdan bir büyük top geldiğinde artık bırakıyorum direkt çünkü çoktan bir parça top yollayıp beni yemiş oluyor. üzücü.
  6. şu fırlatma olayıyla kendinden soğutan oyun. yoksa güzel.
  7. yeni açılmış bir maçta yalnız başıma lider panosuna yerleşmiştim. birkaç dakika içerisinde odada güçler olağan hale geldi. birinci ben 3000 puanı aşmış bunu korumaya çalışıyordum ama şartlar gitgide zorlaşıyordu. aklıma dahiyane bir fikir geldi. hayrat gibi dolaşacaktım. pekala politik davranıyordum. fikrim beni yanıltmadı, beslediklerim gözümü oymadı. aksine işimi kolaylaştırdılar. büyük parçaları yememde yardım ettiler, önümdeki dikenleri patlattılar yani gereken her şeyi yaptılar hücrem için.

    çöküşüm ani oldu. rehavetti tek sebebi, rehavet kötüdür. rehavet adamı ve hücreyi bitirir. o ana kadar risksiz ilerliyordum, çöküşüm yoldaşlarımın gazıyla oldu. evet, öyle oldu. kendilerini bana böldüler ve denk güçlerde olduğum 3 hücrenin arasına soktular. sonra rehavet parametresi girdi, o ana kadar virüslerin etrafındaki ufak hücreleri besliyordum. o an geldi ve ben beslemedim, bu kırmızı an unnamed cell'in beni patlatmasına sebep oldu. her şey bitmemişti. 200 masslık bir hücre olarak yoluma devam etme şansım vardı. yapmadım, bölünebildiğim kadar bölündüm ve en sevdiğim yoldaşımın içine girdim. tüm yoldaşlarımın ekranında ersin ergün keleş'in aşağıdaki dizeleri belirsin isterdim.

    iki gözüm
    beni yüreğimle
    beni özümle
    bilimle anla beni
    felsefeyle anla beni
    tarihle anla beni
    ve öyle yargıla
  8. toplumların sosyolojik yapısını analiz edebileceğiniz oyundur.

    türkiye'de oynadığınızda iki parça, yahut da rastladığınız toptan küçükseniz -küçüklerin daha hızlı gittiğini bilmelerine rağmen- ölümüne kovalanırsınız. sizin zor durumunuzdan faydalanmak isteyen sırtlan sürüleri arkanızda kuyruk olur. gözleri bürüyen o kolay lokma o kadar kör eder ki bunları, beyin işlemez olur, işin varacağı yeri hesap edemez dingiller. bunlar tıpkı kilo hesabı aldıkları kitabın tanesini 25-30 liraya okutan sahaflar, kilosuna 50 kuruş verdikleri kayısının 33cl suyunu 1 liraya, çekirdeğini de kim bilir kaça satan meysucular gibidir. en sonunda kaçılan yönde aniden beliren bir baba herkesi alır. yahut da 200 masslık top gelir yarı boyunu +2000 olan size diken atmaya harcar. lan w atsam yiyemezsin sen cücük. amaç sadece başkasının işini bozarak bu durumdan eğlenmektir bazen. tıpkı liselilerin arkadaşlarına çelme takıp düşürdükten sonra eğlenmeleri gibi. toplumumuzda eğlence anlayışı bu minvalde olan büyük bir kitle var ve bunlar babadan oğula nesiller. tam bir etik yoksunu, fehimsiz, ahmaklar sürüsü anlayacağınız. bunlarla; metro kapılarında duvar örüp ilk girerek oturacak bir yer kapmanın peşindeki köylü kurnazları, gecenin bir yarısı arabasındaki yüksek müzik sesiyle sokağı inleten gavat, kütüphanede millet işinde gücündeyken yanındakiyle muhabbet eden pişkinler aynı kişilerdir. ekşi sözlük'ü bok çukuruna çeviren de bunlardır tabii ki.

    avrupa'ya giriş yaptığınızda ise yalnızca nokta atışı yapacak kesinlikteyse bölünen, olmayacak duaya amin demeyerek peşinize düşmeyen, insanlar oluyor. adeta birbirlerine hiç çarpmadan yere düşen kar taneleri gibi oynarsınız oyununuzu. tabii ki yine burada da türk'ün gücünü dünyaya haykıran turkey'lere, ottamanlara falan rastlayabilirsiniz.

    yazılan isimlerden bahsetmeyeceğim, o ayrı bir yazının konusu.
  9. hayatın ta kendisidir, ne kadar çok orospu çocukluğu yaparsan o kadar başarılı olursun.
    bb
  10. bugün gördüğüm acayip bağımlılık yapan online bir oyun. amaç haritadaki yemleri ve kendinden küçük diğerlerini yemeye çalışarak top 10a girmek. 6. lığa kadar çıkabildim 1 kez.

    http://agar.io/