1. bence en güzel tanımına aşkın ömrü üç yıldır kitabında rastladığım kavram.

    aşk muhteşem bir felaket. duvara gireceğini bilmek ve yine de gaza
    basmak. dudaklarında tebessüm kendi yıkımına doğru koşmak. işin
    b.kunun çıkacağı anı merakla beklemek. aşk programlanmış tek
    hüsran, insanın tekrar yaşamak istediği tek öngörülebilir
    mutsuzluktur.
    frederic beigbeder - aşkın ömrü üç yıldır
  2. dünya bir çaydır, aşk da şeker. bizim gibi garibanlar da çayı şekersiz içer.
  3. kim söylemişti nerede görmüştüm hatırlamıyorum. şöyle diyordu:
    "size biraz 'aşk'tan söz edeyim:
    yıldızlara uzanır gibi uzanmak raftaki kitaba.
    ve sevgilinin başını okşar gibi çevirmek sayfalarını."
  4. aşk; sadece dönemsel bir yanılsamadan ibarettir.
  5. tarihte bilinen en eski aşk şiirini tekrar okudum bugün. mö ^:ya da iö^ 18. yüzyılda eski babil dönemine ait bir tabletin üzerine yazılmış. hikayesi de şu; sümer inancına göre toprağın bereketini ve döl yatağının verimini sağlamak için kralın yılda bir kez bereket ve aşk tanrıçası inanna'yı temsil eden bir rahibeyle evlenmesi kutsal bir görev imiş. işte bu da dönemin kralı şusin'in müstakbel karısına yazdığı ve tarihte bilinen ilk şiir olarak kabul ediliyor.

    şiir ilginç geliyor haliyle ^:mö 18. yy'dan bahsediyoruz^ öncelikle çok seksist olduğunu söylemek gerekiyor. duyulan histen çok alınan hazdan bahsedilmiş. karşısındakini değil kendisini yüceltiyor. lütuf olan taraf kendisi. tabi bunu söylerken bugünü baz alıyor olmam doğru değil. şu an düşününce çok ilginç geliyor. binlerce yıl öncesi. ifade yöntemleri değişiyor, belki duygular da kabuk değiştiriyor ama yine insana dair hisler.

    damat, kalbimin sevgilisi
    güzelliğin büyüktür, bal gibi tatlı
    aslan, kalbimin kıymetlisi
    güzelliğin büyüktür, bal gibi tatlı

    damat, seni okşayayım
    benim değerli okşayışlarım baldan tatlıdır
    yatak odadında bal doludur
    güzelliğinle zevklenelim
    aslan seni okşayayım
    benim değerli okşayışlarım baldan tatlıdır
    damat benden zevk aldın,
    anneme söyle, sana güzel şeyler verecektir
    babam sana hediyeler verecektir.

    sen, beni sevdiğin için,
    lütfen bana okşayışlarını,
    beyim tanrım, beyim koruyucum,
    tabeı enlil'in kalbini memnun eden şusin'im
    lütfen bana okşayışlarını...
    one
  6. mnb
  7. insanın kulaklarını dolduran sessiz uğultudur aşk. bir kez yaşarsın bunu, sonra zamanla kaybolur. ama ne zaman ki aşktan konu açılsa ya da bir bank görsen sahilde aşkla oturduğun ilk banka benzeyen, ya da tatlı bir meltem esse akdeniz kokan, en önemlisi mehtaba takılırsa gözlerin bir akdeniz akşamında, aşk nerede olursa olsun o duygu canlanır tekrardan.

    aşk mehtap'tır benim için, mehtap ise en büyük aşk...
  8. hatırlamadığım bir filmde aşk bencil ve kötüdür, sevgi ise fedakar diyordu. lars von trier aşk için cinselliğe kıskançlık eklenmesidir der. lisedeki felsefe hocam aşkın paketlenmiş cinsellik olduğunu söylemişti. üniversitede derslerde ise iki hücre arasındaki aminoasit alışverişi olduğunu öğrendim. hepsine az buçuk katılıyorum ama emin olduğum bir şey var ise o da geçici olduğu.
  9. "bulutlar üstünde hani uçarken pır pır eder insanın gönlü, ondan sonra da birden yağmur damlası gibi yeryüzüne güm diye düşer ya insan. işte o ikisinin arasındaki mesafe, aşktır hanımefendi." diye cevap vermiş zeki müren "aşk nedir?" sorusuna.
  10. aşk yağmurlu havada şemsiyesiz yalın ayak yürümek gibi bir şey. sadece yağmuru hissetmiyor ve ve ayaklarınız yerden kesildiği için zeminin farkına varmıyorsunuz.
    gel gör ki o aşk karşılıksız çıkarsa yağmur sağanak oluyor ve ayaklar toprağa saplanıyor yürümeyi unutuyor insan kahroluyor.