1. çok güzel konu, konuşsak ya böyle şeyleri.. ölmesek keşke..

    sosyoloji üzerine çok eğitimim yok ancak gerçekten topluma mal olmasını istediğimiz şeylerin topluma göre marjinal olmaması gerektiğini düşünüyorum. yani baştan uygulanamaz önerileri tartışmaya zararlı görüyorum şahsen.

    yukarıda çok güzel fikirler var, en azından dert var kardeşim.. derdin olduğu yerde hayat vardır.. sizin gibi insanları görünce ümitsizlik kalmıyor bende..

    peki ülkemizdeki eğitim aşamasını geçip üniversiteye geliyorum, yoksa daha ilkokulda, sonra tam karakterlerimizin oturduğu lisede öyle muamelelere öyle yönlendirmelere maruz kalıyoruz ki üniversiteye sağ salim gelmemiz tam anlamıyla bir mucize.

    üniversitede eğitime geçmeden önce liseden gelmiş bir gencin kendisinin olduğu gibi kabul edildiğini görmesi gerek. yani kendisini içine kapatmak yerine herşeyiyle açılması lazım ki içine dokunalım. biz de ise giyim kuşamdan konuşmaya varıncaya kadar bir insanı kendimize benzeyene kadar dışlama var, farkında olarak veya olmayarak.

    bu aşama geçildikten sonra dil ve düşünce eğitimi verilmeli. önce düşünce. düşünce dediğim herhangi bir ideolojiyi dayatmaksızın eğitim düşüncesi aşılamak gençlere. tek problemin ortalama yapmak, iş bulmak para kazanmak olmadığını ancak aynı zamanda bunlar olmadan da yapılamayacağını, mühendisin ne iş yaptığını, iktisadi idari birimlerin ne işe yaradığını, fen edebiyat denilen fakültenin ne ile uğraştığını, hepsini geçtim akademi denilen yerin nasıl bir yer olduğunu özümsetmek lazım insanlara. baba zoruyla, çevrem ne der diye değil ancak bir tesla, bir shannon olma hayalleriyle kendini ortaya koyabilir insan.

    bunu yaptıktan sonrasını ne yaparsanız yapın sonuç alırsınız. bu arada saçma burokratik sıkıntılar gibi komik, saçma, sinir bozucu konulara girmiyorum. zaten türkiyede yaşıyorsa bir insan bağışıklığı vardır artık bu konulara. *swh

    bu arada bahsettiğim şeylern tamamını başkalarından beklemeden biz yapabiliriz. ben büyüklerimden umudumu keseli çok oluyor. dokunduğum herkese bunları hissettirmek benim yapabileceğim şeyler ve onları yapıyorum.

    üniversite "başka" olanın gözünün içine bakmayı öğrendiğim, kendimi tanıdığım ve yapacağım katkıyı bulduğum yer olmalı.
  2. güzel sanatlar fakültesi olmalı bir kere. ege'nin bana kalırsa tek eksiği.
  3. bazı -bilinen- politik spektrum testlerinde eğitim ile ilgili şöyle bir ifade vardır;

    "üniversiteler, insanları iş hayatına hazırlamakla yükümlü eğitim kurumlarıdır"

    eğer bu ifadeye katılıyorsanız ideolojik olarak sağa yanaşır, katılmıyorsanız sola yaklaşırsınız. ideal bir üniversitenin nasıl olması gerektiği ile ilgili cevap verilmesi gereken ilk sorunun bu olduğunu düşünüyorum şahsen. sorunun yanıtına göre ideal üniversite tanımının oldukça farklı bir hal alacağı aşikar.
    ulgan
  4. ideal üniversiteden önce ideal bir eğitim sistemi sınav, eleme ve seçme sisteminden söz etmek gerekir ilkokuldan başlayarak öğrencinin idealinin oluşması ve bu ideale göre yönelmesi gerektiğini düşünüyorum.

    ülkemizde o kadar çok istemediği bölümde okuyan, üniversite olsun da ne olduğu önemli değil kafasında olan genç var ki . haliyle bu durum kalitesiz üniversite, kalitesiz öğretici, kalitesiz bireyler meydana getiriyor.
  5. bir dönemde öğrencilerin aldığı ders sayısının minimum seviyede olduğu, ancak her bir dersin içeriğinin o denli zengin ve güncel olduğu üniversite.
  6. iş edindirme/öğretme kurumu değil, kültür edindirme kurumu olmalı.