1. edebiyat öğrencisi olup hala inatla okumuyorsa, kitap pahalı, fotokopi okumam, özeti var zaten filan diyorsa, argonun kusuruna bakmayın, davarlıktandır.
    doris
  2. düşüncenin kakası olduğu için....
    böyle bi tanıdığım abi vardı,kendinin ve yanında gezdirdiği köpeklerin hayatını(ki bu haliyle paramparça aşklar ve köpeklerdeki kiralık katil karakterini anımsatır) kağıt toplayarak sürdürürdü....neyse,derya deniz bi adam değildi ama bugüne dek bildiğim en orijinal kozmolojiyi kendi kendine düşünerek bulmuştu...kitap okumazdı ve okunmasını gerekli görmezdi...işte o abinin mealen böyle bu lafı vardı;düşünce bokları yazılanlar..yalan derdi hepsi,yazılan herşey yalan..
  3. nasıl ki insanlar başkalarını dinlemez ve hep kendilerini anlatırlar, aynı sebepten okumazlar da. yazarlar mesela; şiirler, şarkılar, hikayeler ama yazılmışları okumazlar. çünkü ihtiyaç hissetmezler, kendi fikirlerine güvenleri tamdır, bir başkasının dokunuşuna izin vermeyecek kadar, o dokunuşun bir değişim yaratmayacağını ileri sürecek kadar emin olanlarını dahi gördüm.

    bu sadece nedenlerden biri tabi, genele uygulanamayacak kadar acıklı çünkü.
  4. kafalarını bedenlerinin üstünde süs olarak taşıdıkları için. aman sakın o kafanın icine iki gram güzellik girmesin sakın.
  5. kitap okumak bir kültür uzantısı, biraz da alışkanlıktır.ailede kitap okuyan bir ebevyn yoksa, görsel uzantılar ve hazır yazıların olduğu günümüz dünyasında kitap okumak tembel okuma bünyesine zor gelebilir. her şeye gündelik anlamlar yükleme alışkanlığı hayatı da yüzeysel yaşamaya yönlendirir insanı. kitap okumak derinlemesine yaşamanın zihinsel bölümünü oluşturur.
  6. sanal dünyayla, televizyonla fazlasıyla ilgilenen biriyse gözünün harekete alışmasından, sürekli değişiklik isteyen dopamin hormonunu doyuramamasından dolayı kitap okuyamaması mantıklıdır
    kup
  7. genelde zamanları olmadıklarını söylerler ancak bu doğru değildir bir bahanedir. esas sebeb çaba sarfetmemek hazır ve kulaktan dolma bilgiyle yetinmek, büyükler ne diyorsa doğrudur deyip fazla sorgulamamak vs vs.
  8. kitap okumayan insanların böyle bir ihtiyaç hissetme mekanizmaları gelişmemiştir. ders kitaplarının sıkıcılığı ve ders kitaplarında yer alan metinlerin ruhsuzluğuna yıllarca maruz kalan çocuk ve gençlerin kitap okumak dendiğinde tüylerinin diken diken olması bundandır.

    kitap okumak, satırlar arasında yolculuğa çıkmak öyle herkesin harcı değildir. sadece yüzeydekiyle yetinmeye, hazır bilgiye alıştırılmış bir insanın kitap okuması beklenemez.

    kitap, geliştirir, değiştirir, düşündürür. insanların çoğunun düşünmeye vakti, değişmeye cesareti yoktur. okullarda " küçük kara balık " okutulması istenmez. olur da biri suyundan dışarı çıkmaya cesaret eder.
  9. herkesin içtiği su diye çok eski bir çin masalı vardır. hani günlerce yağmur yağar kesilmez. yağmur suları her yeri doldurur. ama yağmur sularından içenler de delirmektedir ve delirdiklerinin de farkında olmamaktadırlar.
    yağmur sularından içmeyen çok az insan saraya sığınır. dışardaki deliler saraydakilerle deli diye alay ederler.
    sonunda bir bilge der ki bu kadar delinin içinde akıllı olmaya gerek yok; hadi biz de içelim onların içtiği sudan
    işte bu hikayedeki saraya sığınan zavallılar kitap okuyanlardır. ve okudukları şeyler yüzünden insanları delirten düzenin farkındadırlar . etrafta ne olup bittiğinin farkındadırlar. mutlu olacak sebeplerin azlığının farkındadırlar. bunu anlatacak derdi paylaşacak insan yokluğunun farkındadırlar. kitapların kendilerini nasıl yalnızlaştırdığının farkındadırlar. ve dış dünyada sürüp giden cümbüşün içinde yer alamayışlarının nedeninin kitaplar olduğunun farkındadırlar.
    kitaplar size kimsenin bahşedemeyeceği şeyler sunarken sizi korkunç bir yalnızlığa sürükler
    saraydaki yalnızlar da bir gün kitaplardan vazgeçip dışardakilerin içine karışır mı onu bilmem ama; insanlar herkesle anlaşmanın yolunun okumamaktan geçtiğini keşfettikleri için okumazlar. bunu bilirler, içten içe hissederler.
    ve yalnızlığı değil; kalabalıkların cümbüşünü seçerler....
    .