1. şimdiye kadar devrilen her ağaç ses çıkarmıştır, öylese ses çıkacaktır demek yanlış olacaktır çünkü eğer geçmişte devrilmiş tüm ağaçların devrilişine tanık olmuş ve gelecekte devrilecek tüm ağaçlara da tanık olacak sonsuz yaşam sahibi insan üstü bir varlık değilsek tümevarım mutlak kesinlik veren bir yöntem olamaz. başka bir açıdan devrilen bir ağacın ses çıkarmaması mantıksal zorunluluk içermez çünkü aksi tasavvur edilebilir.
    yani ne kadar mantığımıza ve tecrübelerimize oldukça ters olsa da bu soruya kocaman bir "evet!" diyemeyiz. zaten her felsefi soruda olduğu gibi cevap verme çabası da beyhude bir çaba olacaktır, asıl önemli olan sorgulama sürecidir.
  2. olay türkiyedeyse ses çıkarıp çıkarmamasının önemi yoktur.

    kimsenin olmadığı yerde o ağacın ne işi varmış.

    sesini yükseltse yıkılmazdı.

    kuyruk sallamasa ormancı baltayı vurmazdı.
  3. ontolojik, epistemoljik meselelerdir. metodoloji dersinde baya bir tartismisligimiz vardir. yanlis hatirlamiyorsam simpson da bahsi gecen bir olaydir.

    "lisa: if a tree falls in the woods and no one's around, does it make a sound?
    bart: absolutely! [makes sound of a tree falling]
    lisa: but bart, how can sound exist if there's no one there to hear it.
    bart: wooooooo… "
  4. zen koanlarını anımsatan bir soru.

    zihnimde devrilen ancak sence karşılığı olmayan bir ağacın sesiyle, sokağında devrilen fakat duymadığım, bilmediğim, duyularımca karşılığı olmayan bir ağacın sesini kıyaslamak gerekirse, hangisi vardır ve hangisi gerçektir? pekâlâ bu iki gerçeklik, hangi düzlemde kesişir yahut hangi düzlemde ayrışır?

    işte bunlar hep matrix.
  5. birkaç gündür yazdığınız şeyler üzerinde düşünüyorum. arkadaş ortamında olur olmadık zamanlarda aklıma geliyor bazı cümleleriniz ve bir müddet ortamdan kopuyorum. kafam iki beden büyüdü. bir sayısalcı olarak ecel terleri döküyorum. kafamda birkaç sekme açıldı sanki. konu olarak kendi fikrim ise, kimsenin olmadığı yerde ağacın devrilmesine neden olan şeyin beni üzmesidir. bu kadar.
  6. orada bir insan olduğunu varsayalım. ama yakında değil de sesin beş saniyede kat edebileceği bir mesafede durduğunu düşünelim. ağacı görebilecek bir pozisyonda olsun. ağaç devrildiğinde onu gören ve çıkarttığı sesi duyabilecek bir olduğu için ses çıkartır. ama devrilme sesi çıktıktan sonra birden insanın sesten daha hızlı bir şekilde uzaklaştığını varsayalım (o kadar kısa süre içinde o kadar yüksek bir ivmeyle hareket eden bir taşıtımız yok ama varsayımda bulunuyoruz). ses dağıla dağıla gittiğinden belli bir noktadan sonra insan tarafından algılanamayacak kadar düşük şiddette olur. bu durumda birkaç saniye önce ağacı izleyen insan onun devrilme sesini duymamasına rağmen ağaç ses çıkartmıştır. bu sesi adamın algılaması için çıkartmış bile olsa adam algılayamadığı için, bu sesi çıkartabilme yetisinin adamın algılamasıyla bağlantılı olmadığı ortaya çıkmıştır. birinin var olması, bir başkasının onu görmesine bağlamak da biraz böyledir. burada limitimiz ses değil ışık hızı olması gerekmektedir. her ne kadar ışık hızından hızlı gidebilmek şu an mümkün olmasa bile olaya teorik açıdan baktığımızı unutmamak gerekir.

    dolayısıyla hiçbir etkene ve gözlemciye bağlı kalmaksızın, sesi iletebilecek bir ortam olduğu sürece ağacın devrilme hareketi sonucu ortaya bir ses çıkar.
    jimi
  7. iki farklı düşünceden örnekleyeceğim durum.
    ilki berkeley'inki gibi bir immateryalizm. madem kimse yokken düşen bir ağacın ses çıkarıp çıkarmayacağından şüphe ediyoruz, neden başta orada bir ağaç olup olmayacağından şüphe etmiyoruz? belki de duyularımızla algıladığımızı sandığımız dünya sadece düşüncelerimizde var ve biz bakmıyorken aslında geride hiçbir şey yok. (bkz: esse est percipi)
    ikincisi ise ontolojik argümanın bu soruya uyarlanmış hali olabilir. yani kolaylıkla etrafta kimse yokken bir ağacın devrilip ses çıkardığını hayal edebiliriz, bu fikir zihnimizde vardır, bunu tasavvur edebildiğimize göre doğru olmak zorundadır.
  8. tabii hemen evet demek geliyor insanın içinden. bunu gördüğüm gibi aklıma realizm sorgulamaları geldi. sanırım biraz realizm, anti-realizm açısından yaklaşmak hoş olacaktır.
  9. kimsenin olmadığını nasıl bileceğiz? bir de bu var tabii.
  10. kuantum fiziğine ve felsefesine göre çıkarmaz.. bilinçli bir gözlemcinin olmadığı yerde aslında hiç bir şey yoktur..